little, short, slender, weak, mean, petty

listen to the pronunciation of little, short, slender, weak, mean, petty
İngilizce - Türkçe

little, short, slender, weak, mean, petty teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

small
{s} ufak

Kazanmak için ufak bir şansımız var. - We have small chance to win.

Evimin önünde ufak bir bahçe var. - There is a small garden in front of my house.

small
{s} küçük

Hollanda küçük bir ülkedir. - Holland is a small country.

Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu. - He lived in a small town nearby.

small
{s} hafif
small
{s} mütevazi
small
ufak parça
small
çok bencil
small
mütevazı
small
ufak ufak
small
küçük küçük
small
{i} dar kısım
small
{s} minik
small
{s} cömertlikten yoksun, yalnızca kendi çıkarlarını düşünen, çok bencil
small
{i} arka

Bizim küçük bir arka bahçemiz var. - We have a small backyard.

Bizim bir bayan arkadaşımız, geçen hafta küçük bir kasabaya bir seyahat yaptı. - A woman friend of ours took a trip to a small town last week.

small
small arms tabanca gibi ufak silahlar
small
{s} küçücük
small
bir şeyin ince yeri
small
{s} ufak tefek

Ne kazandığın patronun maaşı ile karşılaştırıldığında ufak tefek şey. - What you make is small potatoes compared to the boss's salary.

small
{s} mini
small
(sıfat) küçük, mini, ufak, minik, az, ufak tefek, küçücük, ufacık, basit, sıradan, önemsiz, fakir, zayıf, hafif, mütevazi
İngilizce - İngilizce
{a} small
little, short, slender, weak, mean, petty