Korkarım ki senin çevirin aşırı derecede kelimesi kelimesine.
- I am afraid your translation is overly literal.
Kelimesi kelimesine çeviriler işe yaramaz.
- Literal translations don't work.
Metni harfi harfine çevirdi.
- She translated the text literally.
Onu harfi harfine almayın. O abartma eğilimindedir.
- Don't take it literally. He is inclined to exaggerate.
O, ifadenin tam anlamını açıkladı.
- He explained the literal meaning of the phrase.
Berbat safra kesesi ameliyatından sonra, hasta hem mecazi olarak hem de kelimenin tam anlamıyla, safra ile doluydu.
- After the botched gallbladder surgery, the patient was filled with bile, both figuratively and literally.
Onu harfi harfine almayın. O abartma eğilimindedir.
- Don't take it literally. He is inclined to exaggerate.
Metni harfi harfine çevirdi.
- She translated the text literally.
Edebi bir çeviri ekleyebilirsin.
- You can add a literal translation.
Onlar bir edebi çeviri ekleyebilirler.
- They can add a literal translation.
Motomot -kelime kelime çevirmek, çevirideki en yaygın hatalardan biridir.
- One of the most widespread errors in translating is to translate too literally – word by word.
Dedektif olay hakkında binlerce insanı tam olarak sorguladı.
- The detective questioned literally thousands of people about the incident.
Berbat safra kesesi ameliyatından sonra, hasta hem mecazi olarak hem de kelimenin tam anlamıyla, safra ile doluydu.
- After the botched gallbladder surgery, the patient was filled with bile, both figuratively and literally.
Onun görüşlerini harfiyen almayın.
- Don't take his remarks too literally.
Barbie bebeğine benzemek Mary'nin en büyük dileğiydi. Kötü cin bu dileği çok harfiyen yorumladı.
- It was Mary's greatest wish to look just like her Barbie doll. The evil genie interpreted this wish too literally.
Bu abartmasız ve mecazi olarak harikulade.
- This is literally and figuratively out of this world.
Ben İngilizceden Japoncaya kelimesi kelimesine tercüme yapmadım.
- I didn't literally translate from English into Japanese.
Canavarın gerçekten kafasının arkasında gözleri vardı. Bu gerçekten ürperticiydi!
- The monster literally had eyes in the back of its head. It was really creepy!
Ben şimdi gerçekten ağlıyorum.
- I am literally crying right now.
Dedektif olay hakkında binlerce insanı tam olarak sorguladı.
- The detective questioned literally thousands of people about the incident.
Onun söylediğini tam olarak anladım.
- I took what she said literally.
Bir metreküp, 1000 litreye karşılık gelmektedir.
- A cubic meter corresponds to 1000 liters.
10.5 litre nitrik aside deney için ihtiyacı vardı.
- She needed 10.5 liters of nitric acid for the experiment.
Barbie bebeğine benzemek Mary'nin en büyük dileğiydi. Kötü cin bu dileği çok harfiyen yorumladı.
- It was Mary's greatest wish to look just like her Barbie doll. The evil genie interpreted this wish too literally.
Metni harfi harfine çevirdi.
- She translated the text literally.
O, cümlenin gerçek anlamını açıkladı.
- She explained the literal meaning of the sentence.
O, cümlenin gerçek anlamını açıklıyor.
- He explains the literal meaning of the sentence.
Aslına uygun bir çeviri ekleyebilirsin.
- You can add a literal translation.
The literal translation is “hands full of bananas” but it means empty-handed.
When I saw on the news that there would be no school tomorrow because of the snowstorm, I literally jumped for joy, and hit my head on the ceiling fan.
You literally put it in the microwave for five minutes and it's done.
Ants got into my computer and literally scrambled my data: Bugs were in my hardware.
You literally become the ball in a tennis match, you become the report that you are working on.
... And you produce these products which literally have no peer. ...
... And I'm literally dying over it, because remember, I'm ...