Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tom ayrılmakla yükümlüdür.
- Tom is liable to leave.
Tom onu yapmakla yükümlüdür.
- Tom is liable to do that.
Jane büyük ihtimalle gelecek.
- Jane is very likely to come.
O, büyük ihtimalle geç kalacak.
- He's very likely to be late.
Tom kazanmaktan sorumlu.
- Tom is liable to win.
Biz hasardan sorumluyuz.
- We are liable for the damage.
Ona katılmazsan, kızmaya eğilimlidir.
- If you disagree with him, he is liable to get angry.
Karım üşütmeye eğilimli.
- My wife is liable to catch a cold.
Yarın hava muhtemelen güzel olacak.
- It is likely to be fine tomorrow.
Polisler Tom'un kendisini öldürmüş olma olasılığını düşünmediler.
- The police didn't think it was likely that Tom had killed himself.
Trafik kazalarının yağışlı günlerde meydana gelmesi olasıdır.
- Traffic accidents are likely to occur on rainy days.
Bu neredeyse hiç uygun değil.
- That's hardly likely.
Muhtemelen hangi takım kazanacaktır?
- Which team is likely to win?
Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
- I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
Onun muhtemelen olmayacağını benim bildiğim kadar iyi biliyorsun.
- You know as well as I do that that isn't likely to happen.
İyi beslenirseniz muhtemelen daha uzun yaşarsınız.
- If you eat well, you're likely to live longer.
Evlerin bodrumlarının sorunları olması muhtemeldir.
- The basements of the houses are likely to have problems.
Böyle bir kazanın tekrar olması muhtemeldir.
- Such an accident is likely to happen again.
Evlerin bodrumlarının sorunları olması muhtemeldir.
- The basements of the houses are likely to have problems.
Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
- I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
Tom'un istediğimizi yapması mümkün değil.
- It's not likely Tom will do what we ask.
Tom, Mary'nin Fransızca konuşmayı bilmesinin mümkün olmadığını biliyordu.
- Tom knew Mary wasn't likely to know how to speak French.
Tom muhtemelen mantıklı olacaktır.
- Tom will likely be reasonable.
Tom muhtemelen mantıklı olacak.
- Tom is likely to be sensible.
Galiba bu kitabı okumaya sene sonuna kadar devam edeceğiz.
- We're likely to continue reading this book up to the end of the year.
Adam ölüm cezasına karşı duyarlı.
- The man is liable to the death penalty.
Someone is liable to slip on your icy sidewalk.
Likely he'll win the election in this economy.
found a likely spot under a shady tree for the picnic.
not a very likely excuse.
Jones is a likely candidate for management.
a likely topic for investigation.
They are likely to become angry with him.
Rain is likely later this afternoon.
He is likely to succeed at anything he tries.
... have to hire more, and your mom is going to be more likely ...
... >>Male #9: That was just an example, though, of why it seems a priori that this is likely, ...