The lift came into the shop dressed like a country gentleman, but was careful not to have a cloak about him, so that the tradesman could see he had no opportunity to conceal any goods about his person.
Bu masa kaldırmak için çok ağırdı.
- This desk was too heavy to lift.
Onu kaldırmak için yeterince güçlüdür.
- He's strong enough to lift that.
Annem asansörden korkar.
- My mother is afraid of lifts.
O asansör çok gürültü yapıyor.
- That lift makes a lot of noise.
Bu masa Patty'nin kaldırması için çok ağırdı.
- This desk was too heavy for Patty to lift.
Bunu kaldırmama yardım eder misin?
- Can you help me lift this?
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
- Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
Paketi kaldırmama yardım et.
- Help me lift the package.
Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.
- They gave me a hand to lift the fridge.