Yaşam boyu öğrenmenin gerekli olduğuna inanıyorum.
- I believe that lifelong learning is essential.
Boston'a gitmek Tom'un hayat boyu rüyasıydı.
- Going to Boston was Tom's lifelong dream.
Bir kitap yazmak benim ömür boyu hayalim.
- It's been my lifelong dream to write a book.
Evlilik ömür boyu sadakattir.
- Marriage is a lifelong commitment.
Bir insana bir balık verirsen onu bir gün beslersin. Bir insana balık tutmayı öğretirsen onu ömür boyu beslersin.
- Give a man a fish and you feed him for a day. Teach a man to fish and you feed him for a lifetime.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
- Her dream of a lifetime finally came true.
Ay ve güneş mükemmel bir çizgi olduğunda buna tam tutulma denir.Bunlar çok nadirdir.Çoğu kişi hayatları boyunca bir tane görür.
- When the Moon and Sun are in a perfect line, it is called a total eclipse. These are very rare. Most people only see one in their lifetime.
O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim.
- If that woman will love me for who I am for a lifetime, I would marry her.
Bu bir ömür boyu şanstır.
- This is the chance of a lifetime.
Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.
- This is the opportunity of a lifetime.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.
- This is the opportunity of a lifetime.
They were lifelong friends, they met in elementary school and ended their lives in the same rest home.