Onun gri ve cansız gözleri, iki sıcak kömür gibi yandı.
- His grey and lifeless eyes burned like two hot coals.
Fadıl, Dania'nın cansız bedenini bir göle attı.
- Fadil dumped Dania's lifeless body in a lake.
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
- All forms of life have an instinctive urge to survive.
Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
- She soon adjusted to his way of life.
Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
- Life is not an exact science, it is an art.
GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.
- Products with GMO are dangerous to human life.
Adama ömür boyu hapis cezası verildi.
- The man was given a life sentence.
Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
- You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Bir kelebeğin ortalama yaşam süresi ne kadar?
- What's the average lifespan of a butterfly?
Yetmiş ya da seksen yıl bir insanın normal yaşam süresidir.
- Seventy or eighty years is the normal span of a man's life.
Cankurtaran henüz görevde olmamasına rağmen yüzmeye gitmeye teşvik edildim.
- I was tempted to go swimming even though the lifeguard was not yet on duty.
Bu gemide kaç tane cankurtaran sandalı var.
- How many lifeboats are on this ship?
Bana günlük yaşantından bahset.
- Tell me about your daily life.
Günlük yaşantından memnun musun?
- Are you satisfied with your daily life?
Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
- She soon adjusted herself to village life.
Tom kısa sürede kendini okul hayatına alıştırdı.
- Tom soon adapted himself to school life.
Pek çok dinler ölümden sonra hayat vadediyor.
- Very many religions promise life after death.
Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.
- Sami had to act to save his life.
Tom, anti-nükleer enerji hareketine hayatını adadı.
- Tom has devoted his life to the anti-nuclear-energy movement.
Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
- We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
- The life of a person is a transient thing.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Tom ve ben can kurtaranız.
- Tom and I are lifeguards.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
O çok yakında ayrıldı.
- She departed very soon.
Tom geçen pazartesi günü ayrıldı.
- Tom departed last Monday.
Bebek şaşırtıcı bir biçimde canlı gibiydi.
- The doll was surprisingly lifelike.
Gezegenimizdeki canlıların çeşitliliğine hayranım.
- I just admire the diversity of life on our planet.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
- Some people believe in eternal life after death.
Bu Amerikan yaşam tarzıdır.
- This is the American way of life.
Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
- Tom has a healthy lifestyle.
...I realize as never before how cheap and valueless a thing is life. Life seems a joke, a cruel, grim joke. You are a laughable incident or a terrifying one as you happen to be less powerful or more powerful than some other form of life which crosses your path; but as a rule you are of no moment whatsoever to anything but yourself. You are a comic little figure, hopping from the cradle to the grave. Yes, that is our trouble--we take ourselves too seriously; but Caprona should be a sure cure for that. She paused and laughed.
The life of this milk carton may be thousands of years in this landfill.
He gets up early in the morning, works all day long — even on weekends — and hardly sees his family. That's no life!.
She's my love, my life.
His life of the founder is finished, except for the title.
Scoring 1000 points is rewarded with an extra life.
And he is the life of the party at the Musgroves for precisely this reason: the navy has made him into a great storyteller.
I am thy father’s spirit; doom’d for a certain term to walk the night, and, for the day, confin’d to waste in fires till the foul crimes done in my days of nature are burnt and purg’d away.
- I am your father's spirit, doomed for a certain time to walk the night, and during the day I am confined to burn in fires, until the evil crimes I had done in my life are burnt and purged away.