He is one of the business leaders in Japan.
- O Japonya'da iş liderlerinden biridir.
Germany's leaders were losing hope.
- Almanya liderleri umudunu kaybediyordu.
Take me to your leader.
- Beni liderinize götürün.
The leader of the party is a famous scientist.
- Partinin lideri ünlü bir bilim adamıdır.