The nation's leaders had no choice.
- Ülkenin liderlerinin hiçbir seçeneğim yoktu.
Party leaders are hammering out a proposal for political reform.
- Parti liderleri siyasi reform için bir öneriyi tartışıyorlar.
Take me to your leader.
- Beni liderinize götürün.
Many leaders supported the compromise.
- Birçok lider uzlaşmayı destekledi.