licenced teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- lisanslı
- {f} lisans ver
- lisans ver(mek)
- ruhsat ver
- yetkili
- licence
- {i} lisans
Bir hafta önce lisansımın süresini uzattım.
- I had my licence renewed a week ago.
Ben geçici bir lisans aldım.
- I've got a provisional licence.
- license
- {i} ruhsat
Ruhsatın olmadan balık tutmaya gitmemelisin.
- You aren't supposed to go fishing without a license.
Avcılık ruhsatınız var mı?
- Do you have a hunting license?
- license
- {i} lisans
Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
- We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license.
Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.
- Of course, a license is needed to operate a crane.
- licenced operating personel
- (Nükleer Bilimler) lisanslı işletme personeli
- license
- ehliyet
Bir araba sürebilmek için önce bir ehliyete sahip olmalısın.
- You must have a driver's license before you can drive a car.
O, ona bir araba aldı, ama onun bir sürücü ehliyeti yoktu bu yüzden o onu hiçbir yere süremedi.
- She bought him a car, but he didn't have a driver's license so he couldn't drive it anywhere.
- licence
- (Kanun) ruhsatiye
- licence
- yasal izin
- licence
- (Kanun) izin tezkeresi vermek
- licence
- (Askeri) patent
- licence
- (Kanun) patent vermek
- licence
- tezkere
- licence
- (Kanun) yetki
- licence
- lisans vermek
- licence
- (Hukuk) ruhsat
Ben geçici bir ruhsat aldım.
- I've got a provisional licence.
- licence
- izin
- license
- ruhsatlandırmak
- license
- yasal izin
- license
- (Kanun) ruhsatiye
- license
- (Kanun) izin tezkeresi vermek
- license
- (Kanun) yetki
- license
- (Kanun) permi
- license
- izin
Neden ehliyet almama izin vermedin?
- Why wouldn't you let me get a driver's license?
Ehliyetine bakmama izin ver.
- Let me take a look at your driver's license.
- license
- izin belgesi
Tom'un bir izin belgesi var mı?
- Does Tom have a license?
- license
- (Kanun) patent vermek
- license
- (Ticaret) yetki belgesi
- license
- lisans vermek
- licence
- yetki vermek
- licence
- {f} lisans ver
- licence
- resmi izin vermek
- license
- {f} lisansla
- license
- (Aİ) bkz.licence
- licence
- {i} evlenme cüzdanı
- licence
- {f} izin vermek
- licence
- i., İng., bak. license
- licence
- {i} özgürlüğün kötüye kullanılması
- licence
- ruhsat ver
- licence
- serbestlik/ruhsat
- licence
- ruhsat,v.lisans ver: n.lisans
- licence
- {i} ehliyet
O ehliyetsiz araç kullanıyor.
- He drives without licence.
Bir araba ehliyeti 18 yaşından itibaren alınabilir.
- A car licence can be held from age 18.
- licence
- {i} aşırı serbestlik
- licence
- {f} ruhsat vermek
- license
- yazıda ve sanatta kaidelere riayetsizlik
- license
- nizama riayetsizlik
- license
- {f} yetkilendirmek
- license
- licence izin
- license
- {f} lisans ver
- license
- {f} izin belgesi vermek
- license
- {i} özgürlüğün kötüye kullanılması
- license
- çapkınlık
- license
- {f} izin vermek
- license
- izin tezkeresi
- license
- ruhsatname
- license
- li- cense tax içki satışı için verilen ruhsat parası
- license
- {f} ruhsat vermek
- license
- {i} evlenme cüzdanı
- license
- export license ihraç
- license
- {f} yetki vermek
- license
- {i} aşırı serbestlik