Tom onu anlamadan önce kapıdaki levhayı üç kez okumak zorunda kaldı.
- Tom musste das Schild an der Tür dreimal lesen, bevor er es verstand.
Bu kitabı okumak için zamanım yok.
- Ich habe keine Zeit, dieses Buch zu lesen.
Bu kitap okumaya değer.
- Dieses Buch ist lesenswert.
Onunla işiniz bittiğinde gazeteyi benim okumam için bırakın lütfen.
- Lassen Sie mich bitte die Zeitung lesen, wenn Sie damit fertig sind.
Onu bir kez daha okuyun, lütfen.
- Lesen Sie es bitte nochmal.
O, papatya toplamaktan vazgeçti.
- She stopped picking daisies.
Bir çocukken dedemin bahçesinde şeftali toplamayı severdim.
- As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.
Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
- Do you think this book is worth reading?
Bu kitap iki kez okumaya değer.
- This book is worth reading twice.
Diğer bazı kitapları okumaya çalışmayı planlıyorum.
- I plan to try reading some other books.