Tom bana biraz para ödünç vermek için yeterince kibardı.
- Tom was kind enough to lend me some money.
Tom ihtiyacım olan parayı bana ödünç vermek için yeterince nazikti.
- Tom was kind enough to lend me the money I needed.
Kirasını ödeyebilsin diye Tom'a parayı ödünç vermek zorunda kaldım.
- I had to lend Tom money so he could pay his rent.
Ona ödünç para vermek zorundaydım.
- I had to lend to him money.
Arabasını bana ödünç vermesi için annemi ikna ettim.
- I persuaded my mother to lend me her car.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
- It is stupid of you to lend him your money.
Lütfen bu kalemi bana ödünç ver.
- Please lend me this pen.
Bana bir zımba ödünç verebilir misiniz?
- Can you lend me a stapler?
Ne ödünç alan, ne de ödünç veren ol.
- Neither a borrower nor a lender be.
Ne borçlu ne de ödünç veren ol!
- Neither a borrower nor a lender be!
Don't get upset, I was just having a lend.
The long history of the past does not lend itself to a simple black and white interpretation.
... sending $60 billion to banks and lenders as middle men for the student loan program, even ...
... we work with lenders to reform stern loans and today more ...