Şu genç bayan bir hemşiredir.
- That young lady is a nurse.
O iyi genç bir delikanlı.
- He's a fine young lad.
Genç adam yaşlı kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.
- The young man helped the old lady load the groceries into her car.
İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.
- The two men competed for Lady Mary's heart.
Delikanlı Tom'un üzerine abandı ve kulağına bağırdı.
- The lad leaned over and shouted into Tom's ear.
Onun erkek arkadaşı hoş bir delikanlı.
- Her boyfriend's a nice lad.