Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.
- All the leaves on the tree turned yellow.
Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
- The garden was covered with fallen leaves.
Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
- The garden was covered with fallen leaves.
Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
- The leaves of the trees turn yellow in fall.
Otobüs, beş dakika içinde ayrılacak.
- The bus leaves in five minutes.
Git ve o ayrılmadan önce ona elveda de.
- Go and say goodbye to him before he leaves.
Hoşuna gitsin ya da gitmesin, her durumda erken ayrılmak zorundasın.
- In any case, you have to leave early, whether you like it or not.
O beni aradığında evden ayrılmak üzereydim.
- I was about to leave my house when she rang me up.
Dışarı çıkmadan önce kapıyı kilitlemeden bırakmak onun dikkatsizliğiydi.
- It was careless of her to leave the door unlocked when she went out.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
Meg dört yapraklı yonca buldu.
- Meg found a four leaf clover.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
O iki hafta izin aldı ve Çin'i ziyaret etti
- She took two weeks' leave and visited China.
Tom Mary'nin erken ayrılması için izin verdi.
- Tom allowed Mary to leave early.
Ben okulu terk etmek zorunda bırakıldım.
- I was compelled to leave school.
Tom asla Boston'u terk etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to ever leave Boston.
Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
- Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
Oğlum bugünlerde karşılık vermiyor, o yeni bir sayfa açmış olmalı.
- My son doesn't talk back these days; he must have turned over a new leaf.
Gitmek isteyen birini kalmaya zorlayamazsın. Eğer kalmak istersem, beni gitmeye zorlayabilirler mi?
- You cannot force someone to stay if they want to leave. If I want to stay, can they force me to leave?
Daha uzun süre kalmak istiyorum ama gitmek zorundayım.
- I'd like stay longer, but I have to leave.
Yeterince yapraklı sebze yemiyoruz.
- We don't eat enough leafy vegetables.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
- The leaves of the trees turn yellow in fall.
Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
- The garden was covered with fallen leaves.
O, Londra'ya hareket etmek üzeredir.
- He is about to leave for London.
Hemen Amerika'ya hareket etmek zorunda kaldık.
- We had to leave for America on short notice.
Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
- It sounds like they're not going to leave.
A person who reads tea leaves looks for fortunes in the tea bits left at the bottom of the tea cup.
Yola çıkmak istiyor musun?
- Do you want to leave?
Hemen yola çıkmak zorundayız.
- We have to leave at once.
Vedalaşmadan gitmek istemedim.
- I didn't want to leave without saying goodbye.
O ayrılmak üzereyken vedalaştı.
- He said farewell as he was about to leave.
Tom, ülkeyi terketmek istediğini söylüyor.
- Tom says he wants to leave the country.
Tom terketmek zorunda kalacak.
- Tom will have to leave.
Cambridge treni 5. platformdan kalkmaktadır.
- The train for Cambridge leaves from Platform 5.
Tren kalkmak üzere. Acele et.
- The train's about to leave. Hurry up.
But by your leaves, my learned foes Ye're maybe wrang.
The train car has one single-leaf and two double-leaf doors per side.
gold leaf.
I think you'd better leave.
When he had leeft speakynge, he sayde vnto Simon: Cary vs into the depe, and lett slippe thy nette to make a draught.
I'll leave the car in the station so you can pick it up there.
I left the band.
Can't we just leave this to the experts?.
When my father died, he left me the house.
And by myssefortune Sir Bors smote Sir Launcelot thorow the shylde into the syde, and the speare brake and the hede leffte stylle in the syde.
I left the country and I left my wife.
I've been given three weeks' leave by my boss.
There's not much food left, we'd better go to the shops.
... leaves at 11:30 AM on May 22. ...
... Just so no one leaves empty-handed, we actually have ...