Sami, Leyla'nın adresini sızdırmakla tehdit etti.
- Sami threatened to leak Layla's address.
komşu ülke için bilgi sızıntılarıyla yüklüdür,polis.
- The police charged him with leaking information to a neighboring country.
Çatıda bir sızıntı var.
- There is a leak in the roof.
Kupada bir çatlak var bu yüzden içindekiler sızıyor.
- There's a crack in the cup so the contents are leaking.
Fincanda çatlaklar vardı bu nedenle içecek dışarı sızdı.
- There were cracks in the cup so the drink leaked out.
Tom sızdıran musluğu tamir etti.
- Tom fixed the leaky faucet.
Her yağmur yağdığında çatı sızdırır.
- Every time it rains, the roof leaks.
Çatıda bir sızıntı var.
- There's a leak in the roof.
Tom sızdıran musluğu tamir etti.
- Tom fixed the leaky faucet.
Kaçak derhal durdurulmalı.
- The leak needs to be stopped immediately.
A leaked memo from Downing Street reports that the Prime Minister is planning to call a general election next week.
The faucet has been leaking since last month.
Someone must have leaked it to our competitors that the new product will be out soon.