E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
Kuru bir yaprak yere düştü.
- A dead leaf fell to the ground.
Yeterince yapraklı sebze yemiyoruz.
- We don't eat enough leafy vegetables.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
Tom beyaz bir sayfa açmak istiyor.
- Tom wants to turn over a new leaf.
Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
- Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.
- All the leaves on the tree turned yellow.
Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.
- The leaves of the trees in the garden have turned completely red.
Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.
- The leaves of the trees in the garden have turned completely red.
Otobüs, beş dakika içinde ayrılacak.
- The bus leaves in five minutes.
Git ve o ayrılmadan önce ona elveda de.
- Go and say goodbye to him before he leaves.
The train car has one single-leaf and two double-leaf doors per side.
gold leaf.
The Chilean Amphijubula Schust. (Schuster, 1970a) which has the facies of a small Frullania and agrees with Frullania in leaf insertion and branching, has a nontiered seta with 16 epidermal cell rows surrounding 4 inner rows.
Perched on a peak amidst the leaf peeper's paradise of Western North Carolina, Fire Mountain Inn is a secluded retreat with close ties to the land.
All the pages fell out of my loose-leaf notebook.
... And that leaf is, nope, it's not possible. ...