Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.
- The rockets were fired from a launching pad.
Yapay dünya uydularının fırlatılmasına yaygın olarak uzayın bir keşfi gözüyle bakılmaktadır.
- The launching of artificial earth satellites is commonly looked upon as an exploration of space.
Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.
- The rockets were fired from a launching pad.
Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.
- The rockets were fired from a launching pad.
Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.
- The rockets were fired from a launching pad.
Torpidoları fırlatmak için hazırlanın.
- Prepare to launch torpedoes.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Tanker törenin ardından suya indirildi.
- The tanker was launched after the ceremony.
Düşman bize bir saldırı başlattı.
- The enemy launched an attack on us.
Koministler büyük bir askeri kampanya başlattı.
- The Communists launched a major military campaign.
General düşman kampına karşı bir saldırı başlatmaya karar verdi.
- The general decided to launch an offensive against the enemy camp.
Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.
- They decided to launch a major attack.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Fırlatma başarılı oldu. Biz şimdi güneş sistemini terk ediyoruz.
- The launch was successful. We're now leaving the solar system.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Onlar bir roket fırlattı.
- They launched a rocket.
Can we this quote? Launch your hearts with lamentable wounds. - Edmund Spenser.
launch the space shuttle, launch a ship.
My class was wearing butter-yellow pique dresses, and Momma launched out on mine. She smocked the yoke into tiny crisscrossing puckers, then shirred the rest of the bodice.
... launching three new location APIs as ...
... So we have to make sure that we're launching satellites. ...