Kelly'nin son kitabı geçen hafta çıktı.
- Kelly's latest book appeared last week.
Onun en son romanı okumaya değer.
- His latest novel is well worth reading.
Onun motosikleti en son model.
- His motorcycle is the latest model.
Onun en son romanı okumaya değer.
- His latest novel is well worth reading.
En geç sekize kadar gelecek.
- He will arrive by eight at the latest.
O, bana en geç beşe kadar geleceğine söz verdi.
- He promised me to come by five at the latest.
Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.
- This laboratory is equipped with the latest computers.
Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.
- This laboratory is equipped with the latest computers.
Tom'un son filmi yeni yayınlandı.
- Tom's latest movie just came out.
Alışılageldiği üzere gecikmişti.
- He was late as usual.
Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.
- Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- Sorry for being late.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry to be late.
Tom geç kalan tek kişi değildi.
- Tom wasn't the only one who was late.
Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.
- The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.
Geçen sene kardeşim okula her gün geç kalırdı.
- Last year, my brother was late for school every day.
Evlenmemelisin. Çok geç. Biz geçen hafta Vegas'ta evlendik.
- You shouldn't get married. It's too late. We got married in Vegas last week.
Ağustos ayı sonlarında İtilâf Devletleri, Paris'i ele geçirdi.
- In late August, the Allied forces captured Paris.
Son zamanlarda onu görmedim
- I have not seen him lately.
Geç olması hiç olmamasından daha iyidir.
- Better late than never.
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
- It was late, so I went home.
Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- As usual, the physics teacher was late for class.
O, her zamanki gibi geç geldi.
- She came late as usual.
Tom'un son zamanlardaki davranış tarzı hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the way Tom has been behaving lately?
Geç kalmaktan korktum.
- I was afraid I'd be late.
Geç kalmak istemeyiz.
- We don't want to be late.
Tom daha sonra ölü ilan edildi.
- Tom was later pronounced dead.
Hepimiz er ya da geç ölürüz.
- We all die sooner or later.
Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.
- Maria's late husband was a violinist.
Rahmetli arkadaşımın kızı Babamın ruhu için dua edeceğim. dedi.
- My late friend's daughter said, I will pray for my father's soul.
Gecikmek istemiyoruz.
- We don't want to be late.
Gecikmek istemiyorum.
- I don't want to be late.
Gecikmeden dolayı hepinizden özür dilerim.
- I am sorry to all of you for being late.
Gecikmek istemiyoruz.
- We don't want to be late.
Tom denemesini yeniden yazdı ve onu bir gün geç teslim etti.
- Tom rewrote his essay and turned it in a day late.
Er ya da geç, şu an sahip olduğumuz TV çok eski bir model olduğu için yeni bir televizyon almak zorunda kalacağız.
- Sooner or later, we'll have to buy a new TV since the TV we have now is a very old model.
Ben az önce bu MP3 çaların en son sürümünü satın aldım.
- I just bought the latest version of this MP3 player.
Onun motosikleti en son model.
- His motorcycle is the latest model.
Onun arabası son model.
- His car is the latest model.
Onun motosikleti en son model.
- His motorcycle is the latest model.
Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.
- This laboratory is equipped with the latest computers.
En geç gece yarısı evde olacağım.
- I'll be home by midnight at the latest.
En geç ona kadar buraya gel.
- Come here by ten at the latest.
Ağustos ayı sonlarında İtilâf Devletleri, Paris'i ele geçirdi.
- In late August, the Allied forces captured Paris.
Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
- The research institute was established in the late 1960s.
Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu.
- This former child actor later became a drug addict.
Er ya da geç, şu an sahip olduğumuz TV çok eski bir model olduğu için yeni bir televizyon almak zorunda kalacağız.
- Sooner or later, we'll have to buy a new TV since the TV we have now is a very old model.
Erken kalk, yoksa okula geç kalacaksın.
- Get up early, else you'll be late for school.
Erken kalk, yoksa geç kalacaksın.
- Get up early, or you'll be late.
Here is the latest news on the accident.
Whiles the sad pang approching she does feele, / Brayes out her latest breath, and vp her eyes doth seele.
Have you met Jane's latest? I hear he's a hunk.
Complete the xyz task latest by today 5:00PM.
Lancaster bore him -- such a little town, / Such a great man. It doesn't see him often / Of late years, though he keeps the old homestead / And sends the children down there with their mother.
At about 11 pm one night in Corporation Street my watch were on van patrol and Yellow Watch were on lates as usual.
... This is the latest voice experience coming to Chrome ...
... And the latest change we're making is something called the ...