Toprak reformunu tartıştılar ama asla uygulayamadılar.
- They debated land reform but never carried it out.
Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
- Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
Tom bir zamanlar bu arsaya sahipti.
- Tom once owned this piece of land.
Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.
- Tom owns a lot of land just outside of Boston.
Filler, dünyanın en büyük kara hayvanlarıdır.
- Elephants are the world's largest land animals.
Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
- The place is not accessible by land.
O çok fazla arazi tutuyor.
- He holds a lot of land.
O bütün arazisini sattı.
- He sold all his land.
Bir uçağı bu adaya indirmek mümkün mü?
- Is it possible to land a plane on this island?
Kitaplar sizi hem gerçek hem de hayali uzak memleketlere götürebilir.
- Books can transport you to faraway lands, both real and imagined.
Benim atalarım bu memleketin öncüleriydi.
- My ancestors were the pioneers of this land.
Tom büyük bir alabalığı tutup karaya çıkardı.
- Tom landed a big trout.
Ne zaman karaya çıkacağız?
- When are we going to land?
Birçok ülkeden gezgin geldi.
- The travelers came from many lands.
Bu ülke onun için mücadele edecek çok sayıda kahraman olduğu için özgürlerin ülkesi olarak kalmaya devam edecektir.
- This country remains the land of the free because there are so many brave to fight for it.
Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
- The landscape was cold and sharp as flint.
Uzay gemisi mükemmel bir iniş yaptı.
- The spaceship made a perfect landing.
Pilot çöle acil iniş yaptı.
- The pilot made an emergency landing in the desert.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.
Körler diyarında, tek gözlü adam kraldır.
- In the land of the blind, the one-eyed man is king.
Sonuçta, bu şeker hastalığı diyarı.
- After all, this is the land of diabetes.
Kartal yere inmek üzere.
- The eagle is about to land.
Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz.
- We're looking desperately for a place to land.
Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
- Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.
- Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
Arazi çok fazlaya mal olmadı.
- The land did not cost much.
O çok fazla arazi tutuyor.
- He holds a lot of land.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.
Emlak piyasasının sönmesi nedeniyle Tokyo'daki ev sahipleri panik içindedirler.
- Tokyo landlords are in a panic because the real estate market went soft.
10. You will be civil and attentive to passengers, giving proper assistance to ladies and children getting in or out, and never start the car before passengers are fairly received or landed.
He got an awful land when the police arrived.
Use the net to land the fish.
The plane is about to land.