Giving advice to him is like talking to a brick wall.
- Ona laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor.
Don't interrupt me while I'm talking.
- Konuşurken lafımı bölme.
Tom's words came back to bite him.
- Tom'un ettiği laflar kendi ayağına dolandı.
They put words in my mouth.
- Onlar lafı ağzıma tıkıyorlar.