lächelnd

listen to the pronunciation of lächelnd
Almanca - Türkçe
gülümseyen
güleç
İngilizce - Türkçe
gülümseme
smiling
güleryüzlü
smiling
{f} gülümse

Işıl ışıl gülümseyen anne, bebeğine elini uzattı. - The mother extended her hand to her baby, smiling brightly.

Tom gülümseyerek merhaba, dedi. - Hello, said Tom, smiling.

smiling
gülümseyerek

Görünüşe bakılırsa kırsal kesimi iyi biliyorsun. Tom gülümseyerek sanırım öyle diye cevap verdi. - It seems that you know the country well. I think so, answered Tom, smiling.

Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur. - A shameless liar speaks smilingly.

smiling
{s} gülümseyen

O gülümseyen bir yüz altındaki kötülüğünü gizler. - He cloaks his wickedness under a smiling face.

Mary'nin gülümseyen yüzü herkesin onun mutlu olduğunu bilmesine izin verdi. - Mary's smiling face let everyone know that she was happy.

smiling
{s} gülen
smiling
{s} tebessüm eden
smiling
{s} güler yüzlü

O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür. - She is always cheerful and smiling.

O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür. - He is always cheerful and smiling.

smilingly
gülümseyerek

Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur. - A shameless liar speaks smilingly.

Almanca - İngilizce
smiling
smilingly
S , smiling
affektiert lächelnd
simpering
gekünstelt lächelnd
simpering