kuvvetli

listen to the pronunciation of kuvvetli
Türkçe - İngilizce
strong

A strong wind blew all day long. - Bütün gün boyunca kuvvetli bir rüzgar esti.

A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation. - Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.

powerful

She's more powerful than you. - O senden daha kuvvetli.

robust
stiff
high-powered
keen
(Askeri) stern
stronger

She's stronger than me. - O benden daha kuvvetli.

iron
hard
thriving
(Kanun) virtual
full-bodied
proof
brawny
living
rude
stor
beefy
heft
tenacious
virile
(hafıza) retentive
stalwart
forceful
virulent
intense
powered
rugged
doughty
muscular
potent
energetic
healthy
strong, powerful; forceful; vigorous
lusty
sound
(Hukuk) vigorous
sinewy
sinewed
stout
sappy
mighty
hearty
heady
strong, powerful, mighty, forceful, potent güçlü
swinging
cogent
sturdy
pithy
puissant
massive
humming
ironclad
acute
forte
thewy
killing
hardy
resolute
valiant
staunch
spankiny
lion
poignant
{s} hefty
slashing
dynamic
trenchant
kuvvet
strength
hayal gücü kuvvetli
imaginative
kuvvet
force

Rebel forces prepared to fight. - İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.

Tom is a retired air force major. - Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.

kuvvet
power

She's more powerful than you. - O senden daha kuvvetli.

The third power of 3 is 27. - Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.

kuvvetli (içki vb)
(Argo) kick
kuvvetli (kanıt)
strong
kuvvetli asit
strong acid
kuvvetli bir darbe
smash
kuvvetli bir darbenin sesi
wham
kuvvetli bir patlayıcı
(Askeri) tnt
kuvvetli bir yumruk
smash
kuvvetli darbe
wham
kuvvetli fırtına
(Askeri) storm
kuvvetli fırtına
(Meteoroloji) strong gale
kuvvetli patlayıcı madde
block buster
kuvvetli rüzgar
high winds
kuvvetli rüzgar
gale
kuvvetli ve hoş (koku)
aromatic
kuvvetli ve hoş kokusu olan
aromatic
kuvvetli vurarak
whopping
kuvvetli arslan
strong lion
kuvvetli akım
heavy current
kuvvetli akım
high-tension current
kuvvetli akım tesisatı
(Eğitim) heavy current installations
kuvvetli akıntı
violent stream
kuvvetli arzu
earnest desire
kuvvetli at
cart horse
kuvvetli bir duyguya kapılma
transports
kuvvetli bir çeşit mukavva
tagboard
kuvvetli bir şekilde
sappily
kuvvetli bir şekilde
stalwartly
kuvvetli delil
strong case
kuvvetli dozda bir ilaç
stiff dose of
kuvvetli güneş ışığı
sunburst
kuvvetli hafıza
retentive memory
kuvvetli hafıza
a tenacious memory
kuvvetli inanç
strong belief
kuvvetli inançla
pietistically
kuvvetli inorganik asitler
mineral acids
kuvvetli karine
(Kanun) violent presumption
kuvvetli lehim
hard solder
kuvvetli nesic
rother strong bodied
kuvvetli olarak
doughtily
kuvvetli sav
trenchant argument
kuvvetli sermaye
(Ticaret) capital leverage
kuvvetli tuğla
(İnşaat) engineering brick
kuvvetli türbülans
(Meteoroloji) heavy turbulence
kuvvetli ve olumlu karar
a decided affirmative
kuvvetli vuruş
swipe
kuvvetli yön
strong point
kuvvetli çekişi olamayan
tugless
güçlü kuvvetli
burly
kuvvet
powerful

She's more powerful than you. - O senden daha kuvvetli.

kuvvet
{i} energy
kuvvet
moment
güçlü kuvvetli
sturdy
güçlü kuvvetli
red-blooded
kuvvet
(Argo) kick
kuvvet
strain
kuvvet
intensity
kuvvet
vires
kuvvet
resource
kuvvet
puissance
kuvvet
arm

The armed forces occupied the entire territory. - Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.

Which branch of the armed forces were you in? - Silahlı kuvvetlerin hangi kolundaydın?

kuvvet
(Askeri) balance
kuvvet
solid
kuvvet
faculty
kuvvet
vigour
kuvvet
pithiness
kuvvet
mightiness
kuvvet
forcefulness
kuvvet
might

Special forces might do a lot of things that regular troops wouldn't do Like torture? I won't answer this question - Özel kuvvetler düzenli birliklerin yapmayacağı birçok şeyi yapabilir İşkence gibi mi? Bu soruya cevap vermeyeceğim.

kuvvet
action
kuvvet
muscle
kuvvet
doughtiness
kuvvet
steam
kuvvet
lustiness
kuvvet
pep
kuvvet
vim
güçlü, kuvvetli, sağlam
powerful, strong, robust
kuvvet
activity
kuvvet
the force
KUVVET
(Askeri) Harekatı
anlayışı kuvvetli
quick of comprehension
arkası kuvvetli
heavyweight
arkası kuvvetli kimse
heavyweight
bileği kuvvetli
hard fisted
büyük ve kuvvetli kimse
titan
daha kuvvetli olmak
gain an advantage over smb
dolgun ve kuvvetli (ses)
rotund
düşük kuvvetli
low-power
güçlü kuvvetli
hardy
güçlü kuvvetli
very strong and healthy
güçlü kuvvetli
able-bodied
güçlü kuvvetli
beefy, sturdy, burly, hefty, able-bodied
güçlü kuvvetli
strong and healty
güçlü kuvvetli (kimse)
stalwart
kalemi kuvvetli
(someone) who writes well
kesik ve kuvvetli
staccato
klavyesi kuvvetli good, skilled
(typist, compositor, etc.)
kuvvet
main
kuvvet
potency
kuvvet
vigor
kuvvet
stamina
kuvvet
robustness
kuvvet
vinegar
kuvvet
strength, power, might " güç; power
kuvvet
dint

He succeeded by dint of effort. - O çaba kuvvetiyle başardı.

kuvvet
pith
kuvvet
exponent
kuvvet
strength, power; force; vigor
kuvvet
(Matematik) power
kuvvet
sinew
kuvvet
vis
kuvvet
thews
kuvvet
vigour [Brit.]
kuvvet
zing
kuvvet
punch
kuvvet
beef
kuvvet
command

The commander called reinforcements up. - Komutan, takviye kuvvetlerini çağırdı.

kuvvet
doughty
kuvvet
thew
kuvvet
super
kuvvet
stress
kuvvet
juice
kuvvet
effort

He succeeded by dint of effort. - O çaba kuvvetiyle başardı.

onun kuvvetli tarafı
his strong point
sinirleri kuvvetli
cool, self-possessed, imperturbable
sıfır kuvvetli
(Matematik) nilpotent
çenesi kuvvetli
(someone) who can talk unceasingly
çok kuvvetli
fortissimo
çok kuvvetli (his)
uncontainable
Türkçe - Türkçe
Görevini iyi yapan, keskin. Çok etkileyici: "En kuvvetli inatlar ve zulmetler bile artık mukavemet edemiyor."- Ö. Seyfettin
Sağlam, dayanıklı olan: "Beyaz şayaklar giymiş, kuvvetli gürbüz yüzü, ensesi güneşten yanmış sporcu."- Ö. Seyfettin
Gücü çok olan, zorlu, şiddetli: "Güneşin en yüksek, rüzgârın en kuvvetli olduğu an kavga azıyor."- H. E. Adıvar
Gücü çok olan, zorlu, şiddetli
Sağlam, dayanıklı olan
Çok etkileyici, inandırıcı, önemli
Etkili
Üstün
Etkili: "İkinci gün sıtmadan şüphelendik, kuvvetli dozda kinin verdik."- R. N. Güntekin
Görevini iyi yapan, keskin
Saygın, nüfuzlu
Saygın, nüfuzlu. Üstün
(Hukuk) KAVİ
(Osmanlı Dönemi) ZİBBİR
rısoluto
(Osmanlı Dönemi) ISVEDE
KUVVET
(Osmanlı Dönemi) Sükunette bulunan cisimleri harekete, hareket ettikleri sükunete getirmeğe muktedir olan sebeb. Kuvvet, te'sir ettiği cisimlerin hâricindedir
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) CEDL
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) DALAA
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) TIRK
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) TABAH
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) ŞERZ
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) ZEHEN
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) EZR
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) MİRRE
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) ARZA
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) İMAD
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) TURS
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) RÜSTÎ
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) RÜKN
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) NEVİS
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) ITAK
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) AZÂZE
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) KEFİT
Kuvvet
(Osmanlı Dönemi) BİYT
güçlü kuvvetli
Sağlığı, gücü, kuvveti yerinde olan
güçlü kuvvetli
Maddî ve manevî bakımlardan gücü, destekçisi olan, torpili olan
kuvvet
Dayanıklı olma durumu, tahammül, mukavemet
kuvvet
Güç: "Hâlbuki devlet kuvvetlerinin yerini, hangi şahsi kuvvet tutabilirdi?"- F. R. Atay. Şiddet, zor, cebir
kuvvet
Yetke, erk, nüfuz
kuvvet
Güç
kuvvet
Şiddet, zor, cebir
kuvvet
Durgunluğu harekete veya hareketi durgun bir duruma çeviren etken, direnci kıran veya direnç doğuran özellik
kuvvet
Fiziksel güç, takat
kuvvet
Bir niceliğin kendisi ile çarpılarak yükseltildiği derecelerden her biri: 2x2x2=23 denkleminde, 3 sayısı 2'nin kuvvetini gösterir
kuvvet
Bir ülkenin savaşçı silâhlı kuruluşları veya gücü
kuvvet
Bir ülkenin savaşçı silahlı kuruluşları veya gücü: "Nasıl ki düşmanın da her gün ümidi ve kuvveti eksilecektir."- R. E. Ünaydın
kuvvet
Fiziksel güç, takat: "Bu kadar cesur bir hamleye yetecek kuvvetim yok."- Y. Z. Ortaç
sinirleri kuvvetli
Kolayca, çabuk heyecanlanmayan veya sinirlenmeyen
çenesi kuvvetli
Kolay ve etkili söz söylemekten yorulmayan
İngilizce - Türkçe

kuvvetli teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

KUVVET
(Askeri) Harekatı
kuvvetli