Mary uses eyedrops for her dry eyes.
- Mary kuru gözleri için göz damlaları kullanır.
Tom used old towels to dry the dog.
- Tom köpeği kurulamak için eski havlu kullandı.
The boy tried to saw off the dead branch.
- Genç, kuru dalı kesmeye çalıştı.
Their job is to fell the dead trees.
- Onların işi kurumuş ağaçları kesip devirmek.
Tom was named the head of the organization after the director retired.
- Müdür emekli olduktan sonra Tom kuruluşun başına tayin edildi.
She is a member of this organization.
- Bu kuruluşun bir üyesidir.
That shirt used to look really nice on you, but I think it shrank in the dryer.
- Eskiden bu gömlek sana çok yakışırdı ama sanırım kurutma makinesinde çekmiş.
The weather's so good I think I'll hang the laundry out to dry.
- Hava çok iyi, kuruması için çamaşırlarımı dışarıya asmayı düşünüyorum.
I use a blow dryer to dry my hair.
- Saçımı kurutmak için saç kurutma makinesi kullanırım.
That shirt used to look really nice on you, but I think it shrank in the dryer.
- Eskiden bu gömlek sana çok yakışırdı ama sanırım kurutma makinesinde çekmiş.
Because of the drought, the grass has withered.
- Kuraklık nedeniyle çimler kurudu.
It's the most arid landscape I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en kuru peyzaj.
Tom is drying his face with a towel.
- Tom bir havlu ile yüzünü kuruluyor.
Tom's shirt is drying.
- Tom'un gömleği kuruyor.
Dried fish is not to my taste.
- Kurutulmuş balık benim damak tadıma uygun değil.
Tom dried his face with a towel.
- Tom havluyla yüzünü kuruladı.
Dan, the son of a poor man, dreamed of a university education.
- Yoksul bir adamın oğlu olan Dan, bir üniversite eğitiminin hayalini kuruyordu.
I can't squeeze juice out of this orange. It's dry.
- Bu portakalın suyunu sıkamıyorum. O kuru.