The institution advertised on TV for volunteers.
- Kurum gönüllüler için televizyonda ilan verdi.
The Royal House is an ancient institution.
- Royal House eski bir kurumdur.
Do you give to charity?
- Hayır kurumuna yardım eder misin?
Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
I bought it at a thrift shop.
- Ben bunu bir hayır kurumu mağazasından aldım.
The Royal House is an ancient institution.
- Royal House eski bir kurumdur.
Finding a job can be difficult without the help of an employment agency.
- Bir iş bulmak, bir iş bulma kurumu olmadan zor olabilir.
You can see from the soot on the walls that the fire reached this floor as well.
- Yangının bu kata da ulaştığını duvardaki kurumdan görebilirsiniz.
Eva climbed the stairs to Romer's office, trying to analyse the complex smell in the stairwell - a cross between mushrooms and soot, ancient stour and mildew, she decided.
- Eva, Romer'in ofisine çıkan merdivenlere tırmandı, merdiven boşluğundaki karmaşık kokuyu analiz etmeye çalıştı - mantar ve kurum, eski birikmiş toz ve küf arasında bir karışım olduğuna karar verdi.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.