They have enough capital to establish another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
We should do our utmost to establish world peace.
- Dünya barışını kurmak için elimizden geleni yapmalıyız.
I haven't found a good place to pitch our tent yet.
- Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
We have to pick a place to set up the tent.
- Çadır kurmak için bir yer seçmek zorundayız.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
Layla was charged with conspiracy to commit murder.
- Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
Layla was charged with conspiracy for bank robbery.
- Layla banka soygunu için komplo kurmakla görevlendirildi.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
The new president wants to build up the army.
- Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
She always wanted to start a family.
- O her zaman bir aile kurmak istedi.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
The new president wants to build up the army.
- Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
Where would you like to pitch the tent?
- Çadırı nereye kurmak istersin?
This is a good place to pitch our tent.
- Bu, çadırımızı kurmak için iyi bir yer.
In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
- Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
A fund was launched to set up a monument in memory of the dead man.
- Ölü bir adamın anısına bir anıt kurmak için bir fon başlatıldı.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
- Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
We've got to contact Tom.
- Biz Tom'la irtibat kurmak zorundayız.
Feel free to contact me.
- Benimle irtibat kurmaktan çekinme.
What's the exchange rate today?
- Bugün döviz kuru nedir?
What is the exchange rate for dollars now?
- Şimdi dolar için döviz kuru nedir?
We use words to communicate.
- İletişim kurmak için sözcükler kullanırız.
We use words in order to communicate.
- Kelimeleri iletişim kurmak için kullanırız.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
She signed up for a Spanish course.
- O, İspanyolca kursuna kaydoldu.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271.
- Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
Tom can swim faster than anyone else in his swimming class.
- Tom yüzme kursundaki başka birinden daha hızlı yüzebilir.
Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread.
- Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
This school was founded in 1970.
- Bu okul 1970'te kuruldu.
Harvard University was founded in 1636.
- Harvard Üniversitesi, 1636'da kuruldu.
It is hard to make a sentence in a language that you know very little about.
- Çok az bildiğin bir dilde cümle kurmak zordur.
It might be possible to contact Tom.
- Tom'la kontak kurmak mümkün olabilir.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
Tom had solar panels installed on the roof of his house.
- Tom çatısına güneş paneli kurdurdu.
Tom installed a surveillance camera.
- Tom bir güvenlik kamerası kurdu.
One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
- iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.
The man tried to install his own antenna.
- Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.
A committee has been set up to investigate the problem.
- Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
All the passengers were saved from drowning.
- Bütün yolcular boğulmaktan kurtarıldılar.
He passed the law examination and set up a law office.
- Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.
I'll set the alarm for seven o'clock.
- Alarmı yediye kuracağım.
His second son married and settled down.
- Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.
Bush put together a hard-working team.
- Bush çalışkan bir ekip kurdu.
Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki!
- Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
The town was established in the 18th century.
- Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.
It is not easy to make friends with people from different nationalities.
Eğer istediklerimlerim olumlu yönde gerçekleşirse, sizle tekrar kontak kuracağım.
Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly.
- Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
I contacted my parents.
- Ebeveynlerimle temas kurdum.
Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
- Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
- Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
- Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
If I had known before I courted, I never would have courted none.
- Kur yapmadan önce bilseydim hiç kur yapmazdım.
He tried wooing her with love poems.
- O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.
The leader should know where to set up the tent.
- Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.
It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
- İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
He argued for our forming the alliance with that nation.
- O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.
He's quick in forming relationships with women.
- O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.
The University Administration decided to set up a branch campus in New York.
- Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
Tom wants me to come to Boston to help him set up a new business.
- Tom yeni bir iş kurmasına yardım etmem için Boston'a gelmemi istiyor.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
Setting limits is imperative.
- Sınırları kurmak şarttır.
Tom has just finished setting up.
- Tom az önce kurmayı bitirdi.