kuran

listen to the pronunciation of kuran
Türkçe - İngilizce
Quran

In the Quran there is a part about Saint Mary and the birth of Jesus Christ. - Kuran'da Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın doğumu hakkında bir bölüm vardır.

Who translated the Quran in Hebrew? - Kuran'ı İbranice'ye kim çevirdi?

builder
establisher
constructor
the Koran
Koran

As the Holy Koran tells us, Be conscious of God and speak always the truth. - Kutsal Kuran bize, Allah'a inançlı olmayı ve her zaman doğru konuşmayı emreder.

sacred book of the Muslims which serves as the foundation for the Islamic religion
Alcoran
current, flow
one who builds
constitutive
kur
courtship

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

kur
{i} rate

What's the exchange rate today? - Bugün döviz kuru nedir?

What's today's exchange rate? - Bugünkü döviz kuru nedir?

Kuran-ı Kerim
The Holy Qur'an
kuran-ı kerim
koran
kuran meali
The meaning of Quran in translation
kuran okumak
Recite Quran
kuran-ı kerim
Quran, Qoran, Koran, al-Qur'an: The sacred writings of Islam revealed by God to the prophet Muhammad during his life at Mecca and Medina
kuran meali
meaning of quran
kuran meali
quoran meaning
kuran partör
(Elektrik, Elektronik) carrier current
kuran'a ait
Koranic
kuran'da geçen
Koranic
kuran'ın üzerine yemin etmek
swear on the Koran
kur
course

She signed up for a Spanish course. - O, İspanyolca kursuna kaydoldu.

If you flunk this exam, you'll have to repeat the course. - Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.

kur
establish

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

kur
flirt
kur
{i} class

Which language class are you taking this semester? Arabic Level 5. - Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın? Arapça 5. seviye.

Tom was daydreaming in class. - Tom sınıfta hayal kuruyordu.

kur
institute

The education in that institute is simply pathetic. - O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

kur
{f} founded

Our school was founded in 1990. - Okulumuz 1990'da kuruldu.

Harvard University was founded in 1636. - Harvard Üniversitesi, 1636'da kuruldu.

disiplin kuran kimse
disciplinarian
koloni kuran
colonist
komplo kuran
(Kanun) conspirator
kur
ploughing
kur
{f} installed

Tom had solar panels installed on the roof of his house. - Tom çatısına güneş paneli kurdurdu.

We've installed several security cameras. - Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.

kur
install

One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store. - iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.

Full body scanners were installed at the airport. - Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.

kur
{f} set up

Tom set up a website for Mary. - Tom Mary için bir websitesi kurdu.

The leader should know where to set up the tent. - Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.

kur
{f} establishing
kur
pass

He passed the law examination and set up a law office. - Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.

They were rescued by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından kurtarıldılar.

kur
{f} set

I'll set the alarm for seven o'clock. - Alarmı yediye kuracağım.

His second son married and settled down. - Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.

kur
setup
kur
put together

Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki! - Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.

Bush put together a hard-working team. - Bush çalışkan bir ekip kurdu.

kur
{f} established

Disneyland was established in 1955. - Disneyland 1955'te kuruldu.

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271. - Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

kur
attention
kur
{f} mounting
kur
addresses
kur
{f} assembly

2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly. - 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.

Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association. - Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.

Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu Kuran Antlaşma
(Hukuk) Treaty Establishing the European Atomic Energy Community (1957) (EAEC Treaty)
Avrupa Birliğini kuran antlaşma projesi
(Hukuk) draft treaty for European Union
Avrupa Ekonomik Topluluğunu Kuran Antlaşma
(Hukuk) (Roma Antlaşması) Treaty Establishing the European Economic Community (Treaty of Rome)(1957)
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu Kuran Antlaşma
(Hukuk) (Paris Antlaşması) Treaty Establishing the European Coal and Steel Community (Treaty of Paris)(1951)
Avrupa Topluluğunu Kuran Antlaşma
(Hukuk) Treaty Establishing the European Community
Kur
G.S.O. (general staff officer)
Kur
(abbr. for Kurmay) mil
Kur
G.S. (general staff)
aile kuran kimse
homemaker
hayal kuran
visualiser
kur
par

Mary baked three dozen cookies for Tom's party. - Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular. - Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.

kur
rate of exchance
kur
flirtation
kur
courting, wooing
kur
suit

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough. - Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.

kur
court

Traditionally, men were expected to take the lead in courtship. - Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.

He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. - Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.

kur
wooing

He tried wooing her with love poems. - O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.

kur
rush
kur
lead

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it. - İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.

kur
constituted
kur
puttogether
sistem kuran kimse
systematist
tuzak kuran
ambusher
İngilizce - İngilizce

kuran teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Kur
In Sumerian mythology, primarily a mountain or mountains, and usually referred to the Zagros mountains to the east of Sumer
kur
A course of treatment
kur
A course of treatment Also known as cure
kur
to produce
kur
Key User Requirements
kur
A planned course of treatment or supervised series of spa treatments over a period of time
Türkçe - Türkçe
mushaf
KÛRÂN
(Osmanlı Dönemi) (Kur. C.) f. Körler. âmâlar
KÛR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kûrân) f. Kör, âm
kur
Karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
kur
Cilve yapma
kur
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
kur
Kurs değeri (II)
kur
Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
kur
Kurs değeri
kuran