It is an arid region, almost a desert.
- Bu kurak bir bölge, neredeyse bir çöl.
Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly.
- Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.
It was a dry year, and many animals starved.
- Kurak bir yıldı, ve birçok hayvan açlıktan öldü.
It's the dry season here.
- Burada hava kurak mevsim.
The spell of drought did severe damage to the harvest.
- Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.
During droughts, farmers are barely able to eke out a living.
- Kuraklık sırasında, çiftçiler kıt kanaat zorlukla geçinebiliyorlar.