You don't have to use a dictionary when you read this book.
 - Bu kitabı okurken sözlük kullanmak zorunda değilsin.
Great care has been taken to use only the finest ingredients.
 - Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
Harnessing the power of the tides could be very helpful to coastal communities.
 - Gelgitin gücünü kullanmak kıyı topluluklarına çok yardımcı olabilir.
We have to take that chance.
 - Biz o fırsatı kullanmak zorundayız.
Great care has been taken to use only the finest ingredients.
 - Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
I wish to exercise my right to remain silent.
 - Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
It is forbidden to smoke.
 - Sigara kullanmak yasaktır.
Using the horn at night should be avoided. At night, flash the headlights instead.
 - Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.
It is a colossally bad idea to drive without a driver's license.
 - Ehliyetsiz araba kullanmak, çok kötü bir fikirdir.
I was too drunk to drive.
 - Araba kullanmak için çok sarhoştum.
Tom doesn't have enough experience to operate a train.
 - Tom bir treni kullanmak için yeterli deneyime sahip değildir.
Of course, a license is needed to operate a crane.
 - Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.
Compared with the old model, this is far easier to handle.
 - Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.
It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
 - Kasksız motosiklet kullanmak tehlikelidir.
You don't have to use a dictionary when you read this book.
 - Bu kitabı okurken sözlük kullanmak zorunda değilsin.
I must use this bike.
 - Bu bisikleti kullanmalıyım.
Are you old enough to vote?
 - Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?
Don't you want to vote?
 - Oy kullanmak istemiyor musun?
I don't like to drive.
 - Araba kullanmaktan hoşlanmıyorum.
It is a colossally bad idea to drive without a driver's license.
 - Ehliyetsiz araba kullanmak, çok kötü bir fikirdir.
I've quit using French with you.
 - Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
He broke the machine by using it incorrectly.
 - O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.
She is used to handling this machine.
 - O, bu makineyi kullanmaya alışıktır.
The handling of dynamite is dangerous.
 - Dinamit kullanmak tehlikelidir.
I told them to wear sunblock.
 - Onlara güneş kremi kullanmalarını söyledim.
Mary doesn't wear cheap perfume.
 - Mary ucuz parfüm kullanmaz.
The gym is used for the ceremony.
 - Spor salonu, tören için kullanıldı.
Uranium is used in the production of nuclear power.
 - Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.
Are you old enough to vote?
 - Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?
Aren't you old enough to vote?
 - Oy kullanmak için yeterince yaşlı değil misin?
I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
 - Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.
Tracy had never used chopsticks before then.
 - Tracy daha önce yemek çubuklarını hiç kullanmamıştı.
It took me some time to learn how to drive a car.
 - Araba kullanmayı öğrenmek biraz vaktimi aldı.
I was too drunk to drive.
 - Araba kullanmak için çok sarhoştum.
Application developers decided to use a functional programming language.
 - Uygulama geliştiricileri bir fonksiyonel programlama dili kullanmaya karar verdi.
Don't use discover when you mean invent.
 - İcat etmek demek istediğinde keşfetmeyi kullanma.
You'll burn your hands if you don't use a potholder or oven mitts!
 - Tutacak ya da fırın eldivenleri kullanmazsan ellerini yakarsın!
We have two unused rooms in our house.
 - Evimizde kullanmadığımız iki oda var.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
 - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
 - Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
I want you to utilize that object.
 - O nesneyi kullanmanı istiyorum.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
 - O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
 - O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
You should make use of this chance.
 - Bu şansı kullanmalısınız.
Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now.
 - Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.
Uranium is used in the production of nuclear power.
 - Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.
Windows is the most used operating system in the world.
 - Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
 - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
 - Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
Sami was wielding a knife.
 - Sami bir bıçak kullanıyordu.
Do you know how to wield an épée?
 - Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?
Do you usually use a pick when you play the guitar?
 - Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
Most of the online users I play poker with have been newbies.
 - Poker oynadığım çevrimiçi kullanıcıların çoğu yeniler.
However, what's interesting is that whilst there are people whose computer use has become a problem, there are also people who have recovered from illness because of using computers.
 - Ancak, bazı insanlar bilgisayar kullanmaktan hasta olurken, bazı insanların bilgisayar kullanarak iyileşmeleri ilginçtir.
In order to use a computer, you must learn to type.
 - Bilgisayar kullanmak için yazmayı öğrenmelisin.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
 - Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
I've quit using French with you.
 - Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
I wish to exercise my right to remain silent.
 - Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
Everyone should exercise their right to vote.
 - Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.
The policeman arrested him for drunken driving.
 - Polis alkollü araç kullanmaktan onu tutukladı.
Tom was sentenced to five days in jail and a year on probation for drunken driving.
 - Tom alkollü araba kullanmaktan beş gün hapis ve bir yıl göz hapsine mahkûm edildi.