kullanılmakta

listen to the pronunciation of kullanılmakta
Türkçe - İngilizce
in use

France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea. - Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.

currently being used; "robots are in use throughout industry
being used, occupied, taken; in operation, in service; operational, functional
currently being used; "robots are in use throughout industry"
(of facilities such as telephones or lavatories) unavailable for use by anyone else or indicating unavailability; (`engaged' is a British term for a busy telephone line); "her line is busy"; "receptionists' telephones are always engaged"; "the lavatory is in use"; "kept getting a busy signal"
kullan
{f} using

I've quit using French with you. - Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.

By using Tatoeba one learns languages. - Bir insan Tatoeba'yı kullanarak dil öğrenir.

kullan
{f} used

Windows is the most used operating system in the world. - Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.

You used a condom for birth control, right? - Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?

kullan
{f} exploiting

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts. - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

kullan
{f} ply
kullan
utilize

I want you to utilize that object. - O nesneyi kullanmanı istiyorum.

Atomic energy can be utilized for peaceful purposes. - Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.

kullan
used to

That's the computer he used to write the article. - O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.

It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere. - O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

kullan
make use of

You should make use of this chance. - Bu şansı kullanmalısınız.

The frail old man stubbornly refused to make use of a wheelchair. - Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti.

kullan
{f} use

Windows is the most used operating system in the world. - Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.

Uranium is used in the production of nuclear power. - Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.

kullan
{f} exploit

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts. - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them. - Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.

kullan
wield

Do you know how to wield an épée? - Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?

Sami was wielding a knife. - Sami bir bıçak kullanıyordu.

kullan
get round
kullan
got round
kullan
(Bilgisayar) play

Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play. - Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.

Mary used her fork to play with the food on her plate. - Mary çatalını tabağındaki yemekle oynamak için kullandı.

kullanılmakta