Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek: "Kudurmuş bir heyecanla döndü."- Ö. Seyfettin. Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak: "Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese attırana kadar el birliğiyle çalışacağımıza söz veriyor muyuz?"- H. Taner
Gücünü artırmak, tehlikeli bir durum almak, tehlikeli bir duruma gelmek: "Oraya üşüşen Avrupalılar, doymak bilmez kudurmuş bir açlıkla din kardeşlerimizin kanlarını emip dururlar."- Ö. Seyfettin. Çok kızmak, öfkelenmek