kuşatılmış

listen to the pronunciation of kuşatılmış
Türkçe - İngilizce
enclosed
confined
encircled
(Nükleer Bilimler) surrounded

He was surrounded by the crowd. - O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.

The robber stood surrounded by ten policemen. - Soyguncu on tane polis tarafından kuşatılmış durumdaydı.

kuşat
beset

The problem was beset with difficulties. - Sorun zorluklarla kuşatıldı.

kuşat
encircle
kuşat
{f} encompassing
kuşat
encompass
kuşat
besiege

He led the defense of Ostyn castle, besieged by the Teutonic knights. - O, Outonic şövalyeleri tarafından kuşatılmış Ostyn kalesinin savunmasını başlattı.

The Greeks besieged Troy for ten years. - Yunanlar on yıl boyunca Truva'yı kuşattı.

kuşat
{f} besetting
kuşat
cordon off
kuşat
{f} besieging
kale hendeği ile kuşatılmış
moated
kuşat
engird
kuşat
surround

He was surrounded by the crowd. - O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.

Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded. - Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.

kuşat
surrounding

They're surrounding us. - Onlar bizi kuşatıyor.

kuşat
cordonoff
Türkçe - Türkçe
mahfuf