kuş teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- bird
Minnesota's state bird is the mosquito.
- Minnesota'nın eyalet kuşu sivrisinektir.
Kill two birds with one stone.
- Tek bir taşla iki kuş öldür.
- bird; inexperienced person, callow guy
- ornitho
One does not need to be an ornithologist to be able to distinguish blackbirds from crows or even jackdaws.
- Birinin karatavuğu kargalardan ya da hatta küçük kargalardan ayırt etmesi için bir kuş bilimci olması gerekmiyor.
- slang raw, inexperienced
- slang penis, *pecker
- slang stupid gambler
- inexperienced person
- callow
- catbird
- birding
- tertiary
- dickybird
- kuş tüyü
- feather
Tom suffocated Mary with a feather pillow.
- Tom bir kuş tüyü yastıkla Mary'yi boğdu.
You have a feather on your hair.
- Saçında bir kuş tüyü var.
- kuş uçuşu
- as the crow flies
As the crow flies, it's about 20 miles from here.
- Kuş uçuşu olarak, o buradan yaklaşık 20 mil uzakta.
- kuş başı
- per bird
- kuş bilimi
- science bird
- kuş cenneti
- Lake Kuş or Lake Manyas (Turkish: Kuş Gölü meaning Bird Lake, or, Manyas Gölü) is a lake in eastern Turkey, located in the Balıkesir region. This is a shallow nutrient-rich freshwater lake (average depth 3 m) fed by groundwater and four streams. Small deltas have formed where the latter enter the lake, comprising extensive marshes and tree-lined riverbanks. Narrow belts of reed Phragmites fringe much of the lake. Water is abstracted for factory use and for irrigation. Cattle- and sheep-grazing is common along the lake shores
- kuş gribi
- Avian flu, bird flu
- kuş gribi
- Avian influenza, bird flu
- kuş kafesi
- birdcage
- kuş kanadı
- bird wing
- kuş palazı
- bird of poult
- kuş pisliği
- bird droppings
- kuş tüyü yastık
- Feather pillow
- kuş yuvası
- aerie
- kuş ötmek
- bird whistle
- kuş ötüşü
- birds singing
- kuş üzüm
- currants
- kuş alıcı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: gülgiller,verdiye) [syn.: kuş alıcı, alıç] acerola
- kuş avcısı
- fowler
- kuş avlamak
- fowl
- kuş avı
- fowling
- kuş bacağının üçüncü bölütü
- tarsus
- kuş başlı at gövdeli yaratık
- hippogryph
- kuş başlı at gövdeli yaratık
- hippogriff
- kuş besleme
- aviculture
- kuş beslemek
- to breed birds
- kuş beyinli
- bird brained
- kuş beyinli
- feather brained
- kuş beyinli
- stupid, bird-brained
- kuş beyinli
- birdbrained, harebrained, stupid
- kuş beyinli
- empty headed
- kuş beyinli
- bird witted
- kuş beyinli
- harebrained
- kuş beyinli
- shallow brained
- kuş beyinli
- dizzy
- kuş cinsi
- feathered tribes
- kuş cinsi
- feathered tribe
- kuş falı
- auspice
- kuş gibi
- birdlike
- kuş gibi
- (person) light as a feather
- kuş gibi uçarak
- as the crow flies
- kuş gibi uçup gitmek
- to die after a very short illness, go quickly, fade away fast
- kuş gibi yemek
- to eat like a bird, eat very little
- kuş gibi özgür
- (deyim) as free as bird
- kuş gibi özgür
- (deyim) as free as a bird
- kuş gözlemcisi
- bird-watcher
- kuş gözleme
- bird-watching
- kuş kadar canı var
- (Konuşma Dili) He is small and puny
- kuş kafesi
- bird cage
He thought that it was like a bird cage.
- Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
- kuş kafesi
- cage
The bird flew into the cage.
- Kuş kafesin içine uçtu.
He thought that it was like a bird cage.
- Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
- kuş kafesi gibi small and beautiful
- (building)
- kuş kanadıyla gitmek
- to go very fast, fly
- kuş kirazı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: gülgiller,verdiye) bird cherry, sweet cherry
- kuş kondurmak
- to make or decorate (something) with great care and skill . İnsan kuş misali. (Konuşma Dili) It's amazing how fast people can travel
- kuş misali
- like a bird
- kuş mu konduracak?
- colloq . Does he think he's going to create a masterpiece? (said sarcastically)
- kuş sesi
- pipe
- kuş sürüsü
- pod
- kuş sürüsü
- team
- kuş sürüsü
- covey
- kuş sürüsü
- bevy
- kuş tepeliği
- egret
- kuş tutmak
- to catch birds, to hunt birds
- kuş türleri
- bird life
- kuş uykusu
- very light sleep
- kuş uçmaz kervan geçmez
- out-of-the way, desolate
- kuş uçmaz kervan geçmez
- outlying
- kuş uçmaz, kervan geçmez desolate, lonely
- (place)
- kuş uçurmamak
- 1. not to allow anyone or anything to escape; not to allow anyone or anything to pass through without permission. 2. to be an alert person, be someone who's always on the qui vive
- kuş uçurtmamak
- to keep a sharp lookout
- kuş yavrusu
- yougn bird, fledgling, fledgeling
- kuş yavrusu
- nestling
- kuş yavrusu
- squab chick
- kuş yemi
- birdseed
- kuş yumurtalarını çalma
- bird nesting
- kuş yumurtası
- bird's egg
- kuş yuvası
- eyrie
- kuş yuvası
- bird's nest
- kuş üvezi
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: gülgiller,verdiye) sorb
- kuş ıslığı
- birdcall
- kuş beyinli
- (Argo) lunatic
- kuş sürüsü
- {i} flight
- yavru kuş
- fledgling
There was a fledgling bird there.
- Orada bir yavru kuş vardı.
- erkek (kuş)
- cock
- kara kuş
- (Hayvan Bilim, Zooloji) gypaetus barbatus
- kuyruk (elbise, kuş)
- train
- kuş beyinli
- (Argo) crank
- kuş beyinli
- (Argo) kook
- kuş beyinli
- (Argo) bird brain
- kuş beyinli
- (Argo) cuckoo
- kuş beyinli
- (Argo) nut
- kuş beyinli
- nincompoop
- kuş gözü
- (Tekstil) eyelet
- kuş tüyü
- down
That down pillow looks expensive.
- O kuş tüyü yastık pahalı görünüyor.
My down jacket kept me warm.
- Kuş tüyü ceketim beni ısıttı.
- kuş tüyü
- fuzz
- kırmızı kuş üzümü
- red currant
- kıç (balık, kuş)
- vent
- mavi kuş
- (Bilgisayar) bluebird
- tavuk ya da kuş butu
- (Gıda) drumstick
- vurmak kuş
- grass
- yırtıcı kuş
- raptor
- kuş beyinli
- bird-brained
- kuş beyinli
- empty-headed
- kuş beyinli
- tomfool
- kuş kulübesi
- birdhouse
- kuş tüyü
- plume
- kuş tüyü
- fluff
- kuş tüyü
- plumule
- kuş yemi
- chicken feed
- kuş yemi
- canary grass
- kuş yemi
- bird food
- kuş yemi
- canary seed
- kuş ötüşü
- bird call
- kuş ötüşü
- warble
- kuşlar
- aves
- Elde bir kuş ağaçta bir kuştan yeğdir
- (Atasözü) A bird in the hand is worth two in the bush
- Kuş gribi
- (Tıp, İlaç) avian influenza
- Kuş gribi
- (Tıp, İlaç) avian flu
- Yuvayı dişi kuş yapar
- (Atasözü) Men make houses, women make homes
- bir kuş
- a bird
- kuş gribi
- bird flu
Is the bird flu eradicated?
- Kuş gribi ortadan kaldırıldı mı?
- kuşlar
- birds
Sooner or later, every parent has to have a talk with their children about the birds and the bees.
- Er ya da geç her anne-baba çocukları ile kuşlar ve arılar hakkında bir konuşma yapmak zorundadır.
Birds were singing in the sky.
- Kuşlar gökyüzünde şarkı söylüyorlardı.
- madagaskar'da yaşayan ötücü bir kuş
- passerine birds living in madagascar
- şahine çok benzeyen yırtıcı bir kuş
- Falcon is very similar to a bird of prey
- alaycı kuş
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: Mimidae) mockingbird
- alaycı kuş
- catbird
- alıcı kuş
- bird of prey
- ağzıyla kuş tutsa
- even if he works miracles, no matter what he does
- bal yiyen kuş
- honey eater
- balcıgillerden kuş
- honey eater
- beyaz başlıklı kuş
- whitecap
- bir taşla iki kuş vurmak
- to kill two birds with one stone
- bir taşla iki kuş vurmak
- kill two birds with one stone
- bir tür kuş
- dollarbird
- birdenbire inmek (kuş)
- swoop down
- boynuzlu kuş
- (Hayvan Bilim, Zooloji) anhima cornuta
- büyük boynuzlu kuş
- (Tabiat Doğa) (kuş) great hornbill, Blyth's hornbill
- dişi kuş
- hen
- dövüşken kuş
- ruff
- dövüşken kuş
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: çullukgiller) ruff
- erkek kuş
- cock
- göçmen kuş
- visitant
- göçmen kuş
- bird of passage, migratory bird
- göçmen kuş
- bird of passage
- güney afrika'ya özgü bir kuş
- lory
- ispinozgillerden kuş
- grosbeak
- kafese kapatılmış kuş
- cageling
- kargaya benzer kuş
- crow
- karinasız kuş
- ratite
- kral kuş
- kingbird
- kuş beyinli
- {s} featherbrained
- kuş beyinli
- {i} pinhead
- kuş beyinli
- {i} nitwit
- kuş beyinli
- addle brain
- kuş beyinli
- addle pate
- kuş beyinli
- feather brain
- kuş beyinli
- empty
- kuş yemi
- bird fodder
- kuş ötüşü
- {i} birdcall
- kuşlar
- feathered tribes
- kuşlar
- feathered tribe
- kürekayaklı kuş
- steganopod
- küçük kuş
- birdie
- kımıldamadan duran kuş
- sitter
- kızıl gerdanlı kuş
- red necked
- makaralı kuş
- warbler, bird that warbles
- minik kuş
- dicky
- minik kuş
- dickey bird
- minik kuş
- dickey
- minik kuş
- birdie
- miyavlar gibi ses çıkaran kuş
- catbird
- nesli tükenmiş bir kuş
- dodo
- perde ayaklı kuş
- palmiped
- rinoseros boynuzlu kuş
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: Bucerotidae) [syn.: rinoseros boynuzlu kuş, öküzburnu] rhinoceros hornbill
- sinekçil kuş
- pewit gull
- sinekçil kuş
- pewit
- sivri gagası olan bir kuş
- (Hayvan Bilim, Zooloji) sicklebill
- siyah kuş üzümü
- black current
- suni kuş yuvası
- (Çevre) artificial bird nest
- tropik kuş
- tropicbird
- tüneyen ötücü kuş
- percher
- tüyleri yeni çıkmış kuş
- fledgeling
- tüyleri yeni çıkmış kuş
- fledgling
- tırmanıcı kuş
- scansores
- tırmaşık kuş
- climber
- uzunbacaklılardan kuş
- wader
- yarı kadın yarı kuş canavar
- Harpy
- yavru kuş
- chick
- yavru kuş
- nestling
- yavru kuş
- chicken
- yavru kuş
- squab chick
- yuva yapan (özellikle kuş)
- nester
- yuvayı yapan dişi kuştur/yı dişi kuş yapar
- (Atasözü) It's the wife who knows how to make a house a home
- yüksek kuş yuvası
- aerie
- yırtıcı kuş
- bird of prey
- çığırtkan kuş
- decoy bird
- çığırtkan kuş
- decoy
- çığırtkan kuş
- decoy duck
- örümcek yiyen kuş
- spider catcher
- ötücü kuş
- songster
- ötücü kuş
- oscine
- ötücü kuş
- songbird
The robin is one of the most well-known songbirds living in the United Kingdom.
- Nar bülbülü Birleşik Krallık'ta yaşayan en tanınmış ötücü kuşlardan biridir.
- ötücü kuş
- singer
- ötücü kuş
- songbird, singing bird
- ötücü kuş
- singing bird
- ötücü kuş türü
- chat