koruyucu teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- guardian
I believe in guardian angels.
- Ben koruyucu meleklere inanıyorum.
I believe in guardian angels.
- Koruyucu meleklere inanırım.
- warden
- protector
Tom was my protector.
- Tom benim koruyucumdu.
- protective
Tom is in protective custody.
- Tom koruyucu gözaltında.
Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
- İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- preservative
Is benzoic acid safe as a food preservative?
- Benzoik asit, gıda koruyucusu olarak güvenli midir?
Sodium benzoate is a very common food preservative.
- Sodyum benzoat çok yaygın bir gıda koruyucusudur.
- preventive
In some cases, mastectomy is prophylactic surgery - a preventive measure taken by those considered to be at high risk of breast cancer.
- Bazı durumlarda, meme ameliyatı koruyucu bir ameliyattır- meme kanseri riski yüksek olduğu düşünülenler tarafından alınan bir önlem.
- sentinel
- caretaker
- safeguard
- maintainer
- safe
Tom should really wear safety glasses.
- Tom gerçekten koruyucu gözlük takmalıdır.
Why is Tom never wearing safety goggles?
- Tom neden koruyucu gözlük takmıyor?
- (Tıp) demulcent
- life-saver
- gorilla
- shielder
- (Otomotiv) inhibitor
- preparation
- (Askeri) coverman
- protection
- (Çevre) protective clothing
- safeguarding
- face shield
- custodian
- conservative
- safety
Tom should really wear safety glasses.
- Tom gerçekten koruyucu gözlük takmalıdır.
Why is Tom never wearing safety goggles?
- Tom neden koruyucu gözlük takmıyor?
- tutelary
- life saver
- conservator
- guarding
- protecting, protective
- umbrella
- keeper
- prophylactic
In some cases, mastectomy is prophylactic surgery - a preventive measure taken by those considered to be at high risk of breast cancer.
- Bazı durumlarda, meme ameliyatı koruyucu bir ameliyattır- meme kanseri riski yüksek olduğu düşünülenler tarafından alınan bir önlem.
- preserver
- tutelar
- patron
- contraceptive
- (kadın) protectress
- protecting
- protector, defender
- protective, preventive; contraceptive, prophylactic; preservative; protector
- bodyguard
I don't need bodyguards.
- Koruyucuya ihtiyacım yok.
- (Askeri) benevolent
- shield
The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions.
- Nükleer reaktörün koruyucu somut tabakası kontrollü patlamalar kullanılarak imha edilecek.
- guard
Do you believe in guardian angels?
- Koruyucu meleklere inanıyor musun?
I believe in guardian angels.
- Koruyucu meleklere inanırım.
- defensive
- {i} conserving
- cover
- saver
Tom sat in front of his computer just staring at the screen saver.
- Tom sadece ekran koruyucuya bakarak bilgisayarının önünde oturdu.
What's your favorite screen saver?
- Favori ekran koruyucun nedir?
- household
- chaperon
- prevenient
- koruyucu aziz
- patron saint
- koruyucu gözlük
- goggles
Why is Tom never wearing safety goggles?
- Tom neden koruyucu gözlük takmıyor?
- koruyucu aile
- foster-parents
- koruyucu boru
- protective tube
- koruyucu ekran
- shield
- koruyucu elbise
- (Askeri,Teknik) protective clothing
- koruyucu gözlük
- (Otomotiv) safety glasses
- koruyucu gözlük
- eye protection
- koruyucu kalkan
- (Askeri) shield
- koruyucu kapak
- boot
- koruyucu kapı
- door
- koruyucu kolon
- (Tıp) guard column
- koruyucu kılıf
- coating
- koruyucu merhem
- (Askeri) protective ointment
- koruyucu sıvı
- protecting liquid
- koruyucu önlemler
- (Ticaret) protective measures
- koruyucu, kayırıcı (kimse)
- protective, kayırıcı (nobody)
- koruyucu apre
- protective finish
- koruyucu arı
- (Arılık) guard bee
- koruyucu atmosfer
- protective atmosphere
- koruyucu azize
- patroness
- koruyucu ağ
- guard net
- koruyucu aşı
- preventive inoculation
- koruyucu bant
- guard band
- koruyucu başlık
- protecting cap
- koruyucu başlık
- hard hat
- koruyucu blok
- (Askeri) armour block
- koruyucu burç
- protecting bushing
- koruyucu cila
- protecting wax
- koruyucu cin
- guardian spirit
- koruyucu dam
- double roof
- koruyucu dolfen
- (Askeri) breasting dolphin
- koruyucu düzen
- fender
- koruyucu ekran
- baffle plate
- koruyucu elek
- protection screen
- koruyucu eleman
- protecting member
- koruyucu etki
- protective effect
- koruyucu filtre
- protective filter
- koruyucu giysi
- (Tekstil) protective wear
- koruyucu gözlük
- protective goggles
- koruyucu gözlük
- goggles, safety goggles
- koruyucu güç
- (Askeri) protecting power
- koruyucu hak
- protective right
- koruyucu halka
- protecting ring
- koruyucu hekimlik
- preventive medicine
- koruyucu hücre
- (Biyoloji) guard cell
- koruyucu ilaç
- prophylactic
- koruyucu işler
- protective works
- koruyucu kafes
- protective screen
- koruyucu kap
- protective covering
- koruyucu kapak
- apron
- koruyucu kask
- safety helmet
- koruyucu kask
- protective helmet
- koruyucu katman
- facing
- koruyucu katod
- protective cathod
- koruyucu katod
- protecting cathod
- koruyucu kenar
- (Jeoloji) conservative margin
- koruyucu kimse
- defender
- koruyucu koloit
- protective colloid
- koruyucu kovan
- protection sleeve
- koruyucu kovan
- protective housing
- koruyucu krem
- barrier cream
- koruyucu kuşak
- shelterbelt
- koruyucu körük
- protecting bellows
- koruyucu lider
- (Sinema) protective leader
- koruyucu madde
- preservative
I like the yogurt without preservatives.
- Koruyucu maddeleri olmayan yoğurdu severim.
- koruyucu madde
- preserver
- koruyucu madde
- preservative substance
- koruyucu melek
- genius
- koruyucu melek
- life saver
- koruyucu melek
- patron saint
- koruyucu melekler
- genii
- koruyucu plaka
- protector plate
- koruyucu plaka
- steering lock protection plate
- koruyucu plaka
- protecting plate
- koruyucu prova
- (Pisikoloji, Ruhbilim) maintenance rehearsal
- koruyucu renk
- protective colour
- koruyucu ruh
- familiar spirit
- koruyucu ruh
- familiar
- koruyucu röle
- protective relay
- koruyucu tabaka
- (Askeri) bursting layer
- koruyucu tabaka
- (Askeri) armour layer
- koruyucu tabaka
- protective layer
- koruyucu tabaka
- cocoon
- koruyucu tabaka
- boot
- koruyucu tapa
- protecting plug
- koruyucu tedbir
- (Çevre) protective measure
- koruyucu tedbir
- precautionary action
- koruyucu tulumu
- (Havacılık) exposure suit
- koruyucu valf
- protecting valve
- koruyucu vergi
- (Ticaret) protective tariff
- koruyucu zar
- (Askeri) shielding membrane
- koruyucu zar
- underlay
- koruyucu çatı
- protecting roof
- koruyucu çember
- guard circle
- koruyucu çıta
- protecting moulding
- koruyucu örtü
- protective blanket
- koruyucu örtü
- protecting mat
- koruyucu örtü
- (Askeri,Teknik) protective covering
- koruyucu örtü
- protective coating
- koruyucu ızgara
- (Otomotiv) safety grille
- koruyucu şapka
- protective cap
- koruyucu şerit
- safety band
- koruyucu şey
- preservative
- kolektif koruyucu önlem
- (Politika, Siyaset) collective protective measure
- korozyon koruyucu bileşik
- (Askeri) corrosion preventive compound
- Karaciğeri koruyucu
- hepatoprotective
- Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri Sağlık İyileştirme ve Koruyucu Hekimlik Merke
- (Askeri) US Army Center for Health Promotion and Preventive Medicine
- alev koruyucu kafes
- (İnşaat) fireproof screen
- aşırı koruyucu
- over protective
- bireysel koruyucu giysi; sanayii fabrikaları teçhizatı
- (Askeri) individual protective clothing; industrial plant equipment
- birincil koruyucu ekran
- primary protective barrier
- bitki koruyucu
- (Botanik, Bitkibilim) plant protective
- gazdan koruyucu
- antigas
- göreve yönelik koruyucu durum
- (Askeri) mission-oriented protective posture
- kabin koruyucu
- cab shield
- kadın koruyucu
- protectress
- kauçuk koruyucu (kondom)
- rubber contraceptive
- kişisel koruyucu teçhizat
- (Askeri) personal protective equipment
- koruyucu melek
- guardian angel
I believe in guardian angels.
- Koruyucu meleklere inanırım.
Do you believe in guardian angels?
- Koruyucu meleklere inanıyor musun?
- kulak koruyucu
- ear protectors
- lazer-koruyucu siper
- (Askeri) laser-protective visor
- mercek koruyucu
- (Çevre) lens outsert
- paralel izleme çoklu birliği; yolculuk malzemesi; hasta sevki; koruyucu hekimlik
- (Askeri) parallel track multiunit; passage material; patient movement; preventive medicine; program manager; provost marshal
- solunum koruyucu cihaz
- (Çevre) respiratory protective device
- sıvı koruyucu
- (Denizbilim) fluid preservative
- termik koruyucu
- thermic protector
- topik deri koruyucu
- (Çevre) topical skin protectant
- windows ekran koruyucu
- (Bilgisayar) windows screen saver
- yangından koruyucu önlem
- precaution against fire
- ıskoçya'nın koruyucu azizi
- Andrew