korkmak

listen to the pronunciation of korkmak
Türkçe - İngilizce
shy
be scared

There's no reason to be scared. - Korkmak için hiçbir neden yok.

It's normal to be scared. I'm scared too, you know. - Korkmak normaldir. Bende korkarım, bilirsin.

be afraid

There's no reason to be afraid. - Korkmak için hiçbir sebep yok.

There's no reason to be afraid of Tom. - Tom'dan korkmak için bir sebep yok.

fear

Do not kill Edward; it is good to fear. - Edward'ı öldürme; korkmak iyidir.

It is more cruel to fear death than to die. - Ölümden korkmak, ölmekten daha acımasızdır.

frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

be scared of
afraid of

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

There's no reason to be afraid of Tom. - Tom'dan korkmak için bir sebep yok.

to be anxious
anxious
panic
to be scared

It's normal to be scared. I'm scared too, you know. - Korkmak normaldir. Bende korkarım, bilirsin.

There's no reason to be scared. - Korkmak için hiçbir neden yok.

worry
to be frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

chicken out
be anxious about
scared

We go to the cinema to be scared by watching horror movies. - Korku filmlerini izleyip korkmak için sinemaya gidiyoruz.

It's normal to be scared. I'm scared too, you know. - Korkmak normaldir. Bende korkarım, bilirsin.

be anxious
afraid

There's no reason to be afraid. - Korkmak için hiçbir sebep yok.

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

anxious about
shied
get the wind up
to be afraid

What do I have to be afraid of? - Neyden korkmak zorundayım?

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

flinch
to be frightened; to be afraid (of), to fear; to scare, to be scared; to worry, to be anxious (about)
funk
scare

We go to the cinema to be scared by watching horror movies. - Korku filmlerini izleyip korkmak için sinemaya gidiyoruz.

Tom is too stupid to be scared. - Tom korkmak için çok aptal.

be appalled
to fear, be afraid (of), be scared (of), dread. korktuğu başına gelmek/korktuğuna uğramak for something to turn out the way one feared, for a much feared thing to befall one
sweat blood
be frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

quail
have a fright
get a fright
be afraid of

There's no reason to be afraid of Tom. - Tom'dan korkmak için bir sebep yok.

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

dread
take fright
feel frightened
get afraid
misdoubt
have cold feet
get cold feet
show the white feather
korkma
{i} fear

Only a fool doesn't fear the sea. - Sadece bir aptal denizden korkmaz.

Do not fear the heavens and the earth, but be afraid of hearing a person from Wenzhou speak in their local tongue. - Göklerden ve yerden korkmayın fakat Wenzhou'lu bir kişinin kendi dilini konuştuğunu duymaktan korkun.

kork
be afraid

Don't be afraid to ask questions. - Soru sormaktan korkma.

Don't be afraid of making mistakes. - Hatalar yapmaktan korkmayın.

kork
{f} fear

Man fears disasters such as floods and fires. - İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.

She is on a diet for fear that she will put on weight. - Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.

kork
be afraid of
allah'tan korkmak
fear
gölgesinden korkmak
to be frightened of one's own shadow
gölgesinden korkmak
to be afraid of one's own shadow
gözü korkmak
to show the white feather, to be daunted
kork
{f} dread

A burnt child dreads fire. - Yanmış bir çocuk ateşten korkar.

Cats have a dread of water. - Kedilerin su korkusu vardır.

korkma
never fear

It will end well, never fear! - İyi sona erecek, hiç korkma!

korkma
don't be afraid

Don't be afraid to make mistakes when speaking English. - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.

Don't be afraid to make a mistake. - Hatalar yapmaktan korkmayın.

korkma
no fear

Follow me and have no fear. - Beni takip et ve korkma.

korkma
chin up
kısmen korkmak
semipetrified
yapmaktan korkmak
be afraid to do
yapmaya korkmak
be afraid to do
yerini kaybetmekten korkmak
look to one's laurels
çok korkmak
be terrified of
Türkçe - Türkçe
Yapamamak, cesaret edememek
Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak: "Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?"- S. F. Abasıyanık
Kaygı duymak, endişe etmek: "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak."- M. A. Ersoy. Çekinmek, sakınmak, saygı duymak: "Sabaha karşı aşağı indi, aralık kapıdan korka korka babasına baktı."- R. N. Güntekin
Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak
Çekinmek, sakınmak, saygı duymak
Kaygı duymak, endişe etmek
(Osmanlı Dönemi) TEŞEZZÜR
(Osmanlı Dönemi) KEV'
(Osmanlı Dönemi) TENEZZÜR
(Osmanlı Dönemi) İGBAB
(Osmanlı Dönemi) ERVA'
(Osmanlı Dönemi) HUML
korkulmak
(Osmanlı Dönemi) TEŞENNÜC
ürpermek
(Hukuk) TAAFFÜN ETMEK
(Osmanlı Dönemi) TESE'SÜ'
Korkma
tahaşi
Korkma
(Osmanlı Dönemi) TEREVVU'
korkma
Korkmak işi
korkmak