korkma

listen to the pronunciation of korkma
Türkçe - İngilizce
fear

Only a fool doesn't fear the sea. - Sadece bir aptal denizden korkmaz.

Do not fear the heavens and the earth, but be afraid of hearing a person from Wenzhou speak in their local tongue. - Göklerden ve yerden korkmayın fakat Wenzhou'lu bir kişinin kendi dilini konuştuğunu duymaktan korkun.

never fear

It will end well, never fear! - İyi sona erecek, hiç korkma!

don't be afraid

Don't be afraid to ask questions. - Soru sormaktan korkma.

Don't be afraid to make mistakes when speaking English. - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.

no fear

Follow me and have no fear. - Beni takip et ve korkma.

chin up
korkmak
{f} fear

It is foolish to fear what you cannot avoid. - Kaçınılamaz şeyden korkmak aptalcadır.

I grew up, but I have not stopped fearing the dark. - Büyümüştüm, ama karanlıktan korkmaktan vazgeçmedim

korkmak
shy
korkmak
be afraid

There's no reason to be afraid of Tom. - Tom'dan korkmak için bir sebep yok.

There's no reason to be afraid. - Korkmak için hiçbir sebep yok.

korkmak
be scared

Tom is too stupid to be scared. - Tom korkmak için çok aptal.

It's normal to be scared. I'm scared too, you know. - Korkmak normaldir. Bende korkarım, bilirsin.

korkmak
frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

kork
be afraid

Don't be afraid to ask questions. - Soru sormaktan korkma.

Don't be afraid to make a mistake. - Hatalar yapmaktan korkmayın.

korkmak
be scared of
korkmak
afraid of

There's no reason to be afraid of Tom. - Tom'dan korkmak için bir sebep yok.

What do I have to be afraid of? - Neyden korkmak zorundayım?

korkmak
{f} dread
korkmak
be frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

kork
{f} fear

Man fears disasters such as floods and fires. - İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.

That boy could not enter for fear of the dog. - O, köpeğin korkusundan giremedi.

korkmak
to be anxious
korkmak
anxious
korkmak
panic
korkmak
to be scared

We go to the cinema to be scared by watching horror movies. - Korku filmlerini izleyip korkmak için sinemaya gidiyoruz.

Tom was too surprised to be scared. - Tom korkmaktan çok şaşırdı.

korkmak
worry
korkmak
to be frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

korkmak
chicken out
korkmak
be anxious about
korkmak
scared

It's normal to be scared. I'm scared too, you know. - Korkmak normaldir. Bende korkarım, bilirsin.

Tom was too surprised to be scared. - Tom korkmaktan çok şaşırdı.

korkmak
be anxious
korkmak
afraid

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

You don't have to be afraid. - Korkmak zorunda değilsin.

korkmak
anxious about
korkmak
shied
korkmak
get the wind up
kork
be afraid of
korkmak
scare

Tom was too surprised to be scared. - Tom korkmaktan çok şaşırdı.

It's normal to be scared. I'm scared too, you know. - Korkmak normaldir. Bende korkarım, bilirsin.

korkmak
to be afraid

There's no reason to be afraid. - Korkmak için hiçbir sebep yok.

What do I have to be afraid of? - Neyden korkmak zorundayım?

Korkmak
feel frightened
karanlıktan korkma
Fear of the darkness
korkmak
get afraid
ateşten korkma
pyrophobia
dini törenlerden korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) teleophobia
frengi olmaktan korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) luiphobia
kork
{f} dread

My little brother says that he had a dreadful dream last night. - Küçük erkek kardeşim dün gece korkunç bir rüya gördüğünü söylüyor.

He may dread to learn the results. - O, sonuçları öğrenmeye korkabilir.

korkmak
flinch
korkmak
to be frightened; to be afraid (of), to fear; to scare, to be scared; to worry, to be anxious (about)
korkmak
funk
korkmak
be appalled
korkmak
to fear, be afraid (of), be scared (of), dread. korktuğu başına gelmek/korktuğuna uğramak for something to turn out the way one feared, for a much feared thing to befall one
korkmak
sweat blood
korkmak
quail
korkmak
have a fright
korkmak
get a fright
korkmak
be afraid of

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

There's no reason to be afraid of Tom. - Tom'dan korkmak için bir sebep yok.

korkmak
take fright
korkmak
misdoubt
korkmak
have cold feet
korkmak
get cold feet
korkmak
show the white feather
mezar taşlarından korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) placophobia
sen işten korkma, iş senden korksun
(Atasözü) Don't waste time thinking how hard a job is; just set to and try to get it done
sivri eşyalardan korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) aichmophobia
sivri uçlu objelerden korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) enetophobia
sivri şeylerden korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) cnidophobia
sudan korkma
hydrophobia
tornado ve hortumlardan korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) lilapsophobia
Türkçe - Türkçe
Korkmak işi
tahaşi
(Osmanlı Dönemi) TEREVVU'
korkmak
Yapamamak, cesaret edememek
korkmak
Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak: "Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?"- S. F. Abasıyanık
korkmak
Kaygı duymak, endişe etmek: "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak."- M. A. Ersoy. Çekinmek, sakınmak, saygı duymak: "Sabaha karşı aşağı indi, aralık kapıdan korka korka babasına baktı."- R. N. Güntekin
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) TEŞEZZÜR
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) KEV'
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) TENEZZÜR
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) İGBAB
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) ERVA'
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) HUML
Korkmak
korkulmak
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) TEŞENNÜC
Korkmak
ürpermek
Korkmak
(Hukuk) TAAFFÜN ETMEK
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) TESE'SÜ'
korkmak
Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak
korkmak
Çekinmek, sakınmak, saygı duymak
korkmak
Kaygı duymak, endişe etmek
korkma