She resented being called a coward.
- Ona bir korkak denilmesine gücendi.
We looked down on him as a coward.
- Biz onu bir korkak olarak aşağıladık.
It was cowardly, and I'm sorry.
- Bu korkakçaydı, üzgünüm.
The smaller and cowardly the dog, the angrier it barks.
- Köpek ne kadar küçük ve korkaksa, o kadar kızgın havlar.
Tom is quite timid, isn't he?
- Tom oldukça korkak, değil mi?
You people are scary.
- Siz insanlar korkaksınız.
It's not for the faint of heart.
- Bu, korkaklara göre değil.
You're such a chicken.
- Sen böyle bir korkaksın.
Mary said that Tom was a sissy.
- Mary Tom'un bir korkak olduğunu söyledi.