konuları

listen to the pronunciation of konuları
Türkçe - İngilizce
Topics
konu
subject

Mathematics is a good subject. - Matematik iyi bir konudur.

I tried to change the subject. - Konuyu değiştirmeye çalıştım.

konu
topic

That topic is worth discussing. - Bu konu tartışılmaya değer.

Our topic of the week is: _____. - Haftanın konusu: _____.

konu
matter

His interpretation of this matter is too one-sided. - Onun bu konuyla ilgili yorumu çok tek-taraflıdır.

To tell the truth, this matter does not concern it at all. - Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

konu
(Hukuk) issue

Let us turn now to the fundamental issue. - Şimdi temel konuya dönelim.

The delegates voted on the issue. - Delegeler konuyla ilgili oy kullandı.

konu
point

We are all one on that point. - Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.

I can't necessarily agree with you on that point. - Ben o konuda zorunlu olarak seninle aynı fikirde olamam.

konu
subject , topic
konu
affair

Don't you want to talk about the affair? - Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?

I have nothing to do with the affair. - Bu konu ile bir ilgim yok.

konu
theme

I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day. - Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.

What's the theme of the novel? - Romanın konusu nedir?

konu
heading
konu
subject, topic, matter
konu
scope

This subject is not within the scope of our study. - Bu konu bizim çalışma kapsamında değildir.

konu
{i} head

I would like to speak to the head nurse. - Baş hemşire ile konuşmak istiyorum.

Can I speak to the head nurse? - Baş hemşire ile konuşabilir miyim?

konu
(Politika, Siyaset) area

Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement. - Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.

Research in this area is somewhat equivocal. - Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.

konu
score
konu
object

His book became an object of criticism. - Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.

I have no objection to paying a special fee if it is necessary. - Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.

konu
(Bilgisayar) re
konu
subject matter

Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter. - Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.

konu
shebang
konu
business

Shall we shoot the breeze for a while before talking business? - İşten konuşmadan önce biraz gevezelik edelim mi?

I want your help about business. - İş konusunda senin yardımını istiyorum.

konu
res

Research in this area is somewhat equivocal. - Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.

The doctor insisted that the patient get plenty of rest. - Doktor hastanın çok dinlenmesi konusunda ısrar etti.

konu
text

Mary's phone was confiscated because she was caught texting during class. - Ders anında mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin cep telefonuna el konuldu.

Taro ordered some English conversation textbooks from London. - Taro, Londra'dan bazı İngilizce konuşma ders kitapları ısmarladı.

konu
question

Without a passport, leaving a country is out of the question. - Bir pasaport olmadan, bir ülkeyi terk etmek söz konusu değildir.

Traveling abroad is out of the question. - Yurt dışında seyahat söz konusu değil.

Konu
the subject
konu
{i} argument

The speaker's argument was off the point. - Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.

Tom hasn't talked to me since we had that argument. - O tartışmayı yaptığımızdan beri Tom benimle konuşmadı.

konu
hot topic
güncel felsefe konuları
(Eğitim) current issues in philosophy
konu
thing

Professor Brown explains things very well. - Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.

I don't like to leave things up in the air. - Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.

konu
subject, topic; matter; theme
sıradan konuları işleme
bathos
uluslar arası narkotik konuları
(Askeri) international narcotics matters
çok çeşitli teknik konuları içeren
polytechnic
Türkçe - Türkçe

konuları teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Konu
sermaye
Konu
süje
Konu
mevzu

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

Konu
sayfa
konu
Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu: "Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım."- Y. Z. Ortaç. Üzerinde konuşulan şey, bahis: "Daha fazla tafsilata girmeyi bugün zararlı gördüğüm için bu konuda susacağım."- B. Felek
konu
Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu
konu
Üzerinde konuşulan şey, bahis
konu
(Osmanlı Dönemi) bahis