kontrol

listen to the pronunciation of kontrol
Türkçe - İngilizce
check

He did a check on the quality. - O, bir kalite kontrol yaptı.

What time do you start check-in? - Bagaj kontrolüne ne zaman başlarsınız?

control

Inflation is getting out of control. - Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.

Nobody can control us. - Hiç kimse bizi kontrol edemez.

governance
supervision
countenance
grip

Tom got a grip on his emotions. - Tom duygularını kontrol altına aldı.

command
(Bilgisayar) control desk
controlling

The pilot was having trouble controlling the aircraft. - Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.

How are you at controlling your temper? - Öfkeni nasıl kontrol ediyorsun?

disposal
hand

The riot got out of hand. - İsyan kontrolden çıktı.

Things got a little out of hand. - İşler biraz kontrolden çıktı.

(Ticaret) working papers
curb
(Ticaret) audit
composure
metering
(Ticaret) visitation
direction
rounds
inspection

Korea received an inspection from the International Atomic Energy Agency. - Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından kontrol edilmiştir.

pilot

The pilot is trying to restore communication with the control tower. - Pilot, kontrol kulesi ile olan iletişimi onarmaya çalışıyor.

The pilot controls the engine power using the throttle. - Pilot, valf kullanarak motor gücünü kontrol eder.

clutch
helm
superintendence
clutches
examination
rein
checking, inspecting
wire

The puppets are controlled by wires. - Kuklalar teller tarafından kontrol edilir.

inspector
control, check; inspection; command; composure
(Hukuk) control, supervising
checking

The policeman was checking the cars one-by-one. - Polis, arabaları tek-tek kontrol ediyordu.

Tom is checking ID's. - Tom kimlikleri kontrol ediyor.

{i} overhaul
checkout
diagnostic
control of
controling
kontrol etmek
check

I'd like to check out. - Ben kontrol etmek istiyorum.

Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again. - Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

kontrol etmek
control

It's sometimes difficult to control our feelings. - Duygularımızı kontrol etmek bazen zordur.

I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country. - Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.

kontrol etmek
go through
kontrol edilemeyen
out of hand
kontrol et
check it out

We'd better check it out. - Bunu kontrol etsek iyi olur.

I can't wait to check it out. - Onu kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.

kontrol etmek
check out

I'll go to check out the bedroom. - Yatak odasını kontrol etmek için gideceğim.

I'd like to check out. - Ben kontrol etmek istiyorum.

kontrol etmek
superintend
kontrol listesi
checklist

The first checklist was published in 1961. - İlk kontrol listesi 1961 yılında yayımlandı.

kontrol akışı
(Bilgisayar) control flow
kontrol aleti
controller
kontrol derzi
(İnşaat) control joint
kontrol dışı
uncontrolled
kontrol dışı
(deyim) out of hand
kontrol eden
controller
kontrol erimi
(Bilgisayar,Teknik) control range
kontrol etme
inspection
kontrol etmek
police
kontrol etmek
go over
kontrol etmek
make check
kontrol etmek
versant
kontrol etmek
check through
kontrol etmek
supervise
kontrol etmek
examine
kontrol etmek
check over
kontrol etmek
take something in hand
kontrol etmek
discipline
kontrol etmek
abuse
kontrol etmek
manage
kontrol etmek
check on

I'll be back in an hour to check on you again. - Seni tekrar kontrol etmek için bir saat içinde döneceğim.

I just want to check on something. - Sadece bir şeyi kontrol etmek istiyorum.

kontrol etmek
make sure something is ok
kontrol grubu
(Otomotiv) control assembly
kontrol hacmi
(Otomotiv) control volume
kontrol kaybı
(Havacılık) vertigo
kontrol kolu
control handle
kontrol kolu
control lever
kontrol tuşu
(Bilgisayar) ctrl key
kontrol valfi
control valve
kontrol yok
(Bilgisayar) no control
kontrol edilemeyen
uncurbed
kontrol etmek
take a fresh look
kontrol kalemi
(Screwdriver used as a) circuit-tester, neon tester
kontrol mühendisi
control engineer
kontrol odağı
(Pisikoloji, Ruhbilim) locus of control
kontrol / denetim mekanizması
(Hukuk) monitoring mechanisme
kontrol akımı
controlling current
kontrol alanı
(Otomotiv) canalizing island
kontrol aleti
survey instrument
kontrol alevi
pilot burner
kontrol altına almak
smother
kontrol altına almak
to get (a fire, an epidemic, inflation, etc.) under control
kontrol altında
underfoot
kontrol altında tutmak
police
kontrol altında tutmak
stake in
kontrol altında tutmak
keep under control
kontrol altında tutmak
stake out
kontrol atışı
(Askeri) verification fire
kontrol aygıtı
control apparatus, tester
kontrol bandı
control strip
kontrol belgesi
check
kontrol biti
(bilgisayar) checkbit
kontrol bloğu
(Bilgisayar,Teknik) control block
kontrol deliği
inspection hole
kontrol deneyi
control test
kontrol devresi
control circuit
kontrol diski
control disc
kontrol düğmesi
knob
kontrol dışı
out of control

Tom is completely out of control. - Tom tamamen kontrol dışı.

It's already out of control. - O zaten kontrol dışında.

kontrol edilebilir
manageable
kontrol edilebilir
containable
kontrol edilebilir rüya
lucid dream
kontrol edilebilir rüya
lucid dreaming
kontrol edilemeyen
out of control
kontrol edilemez
ungovernable
kontrol edilemez
out of hand
kontrol edilemez
out of control
kontrol edilemez
unmanageable
kontrol elektrotu
control electrode
kontrol etme
going over
kontrol etmek
govern

They needed a new government to control the anarchy. - Onların anarşiyi kontrol etmek için yeni bir hükümete ihtiyaçları vardı.

kontrol etmek
choke down
kontrol etmek
keep tabs on
kontrol etmek
(Hukuk) to check, to monitor
kontrol etmek
explore
kontrol etmek
check up
kontrol etmek
check up on
kontrol etmek
a) to control, to check b) to inspect c) to test d) to audit
kontrol etmek
audit
kontrol etmek
inspect
kontrol etmek
command
kontrol etmek
test
kontrol etmek
choke back
kontrol etmek
to check, inspect
kontrol eğrisi
control characteristic
kontrol garantisi
(Hukuk) control guarantee
kontrol gerilimi
control voltage
kontrol grafiği
control chart
kontrol grubu
control group
kontrol hattı
(Politika, Siyaset) line of control
kontrol histerezisi
control hysteresis
kontrol işareti
check
kontrol işareti koymak
check off
kontrol işareti koymak
check
kontrol kalemi
1. (screwdriver used as a) circuit-tester. 2. slang penis, *cock
kontrol kalemi
neon-tester
kontrol kapısı
control port
kontrol kulesi
control tower

The pilot is trying to restore communication with the control tower. - Pilot, kontrol kulesi ile olan iletişimi onarmaya çalışıyor.

kontrol kulesi
(airport) control tower
kontrol kutusu
control box
kontrol lambası
pilot lamp, pilot light
kontrol mekanizması
detent
kontrol mili
control shaft
kontrol noktası
checkpoint

The coalition force fired at her car at the checkpoint in Bagdad. - Koalisyon güçleri Bağdat'daki kontrol noktasında onun arabasına ateş ettiler.

Dan was stopped at a checkpoint. - Dan bir kontrol noktasında durduruldu.

kontrol noktası
control post
kontrol noktası
pulpit
kontrol noktası; toplama noktası; komuta yeri; temas noktası; kontrol noktası; y
(Askeri) check point; collection point; command post; contact point; control point; counterproliferation
kontrol numunesi
control sample
kontrol odası
control room
kontrol oranı
control ratio
kontrol paneli
panel
kontrol paneli
dashboard
kontrol paneli
desk
kontrol paneli
facia
kontrol paneli
panel board
kontrol paneli
control board
kontrol paneli
facia panel
kontrol paneli
facia board
kontrol parseli
check plot
kontrol raporlama unsuru
(Askeri) control reporting element
kontrol raporu
inspection report
kontrol rayı
control rail
kontrol saati
telltale clock
kontrol saati
time clock
kontrol sargıları
control turns
kontrol sattı
control shaft
kontrol sondajı
check bore hole
kontrol subapı
check valve
kontrol supabı
control valve
kontrol tablosu
control panel
kontrol tapası
inspection plug
kontrol teli
control wire
kontrol tuşu
control key
kontrol tüpü
control tube
kontrol uçuş
(Havacılık) check flight
kontrol uçuşu
(Havacılık) principal flight
kontrol uçuşu
check flight
kontrol vanası
control valve
kontrol ve denetim
leading reins
kontrol ve denetim
leading strings
kontrol ve rapor postası/yeri
(Askeri) control and reporting post
kontrol yayı
(Otomotiv) control spring
kontrol çubuğu
control rod, absorbing rod
kontrol ızgarası
control grid
kontrol şeridi
control tape
Komuta ve Kontrol
(Askeri) command and control
Komuta ve Kontrol Bilgi İşlem Sistemi
(Askeri) Command and Control Information Processing System
Komuta ve Kontrol Girişim programı
(Askeri) Command and Control Initiatives Program
Komuta ve Kontrol Harbinin saldırgan bir şekli
(Askeri) an offensive form of command and control warfare
Komuta, Kontrol Ve Muhabere Danışman Grubu
(Askeri) Command, Control, and Communications Advisory Group
Komuta, Kontrol Ve Muhabere Sistemi Ana Planı
(Askeri) Command, Control, and Communications Systems Master Plan
Komuta, Kontrol, Muhabere, Bilgisayarlar ve İstihbarat Başkanı (Birleşik Devletl
(Askeri) Assistant Chief of Staff, Command, Control, Communications, Computers, and Intelligence (USMC)
kodların geçerliliğini kontrol sistemi (mühürlü zarflarda); özel cephane deposu
(Askeri) sealed authenticator system; special ammunition storage
kombine kontrol
combination control
komuta muhabere servis göstergesi; kontrol muhabere servis göstergesi
(Askeri) command communications service designator; control communications service designator
komuta ve kontrol desteği
(Askeri) command and control support
komuta ve kontrol harbi
(Askeri) command and control warfare
komuta ve kontrol harbinin korunmacı bir şekli
(Askeri) a defensive form of command and control warfare
komuta ve kontrol koruması
(Askeri) command and control protection
komuta ve kontrol unsuru
(Askeri) command and control element
komuta, kontrol ve muhabere
(Askeri) command, control, and communications
komuta, kontrol ve muhabere karşı tedbirleri
(Askeri) command, control, and communications countermeasures
komuta, kontrol ve muhabere ve bilgisayar sistemleri
(Askeri) command, control, communications, and computer systems - komuta, kontrol ve muhabere ve bilgisayar sistemleri C4 systems command, control, communications, and computer systems
komuta, kontrol ve muhabere ve bilgisayarlar
(Askeri) command, control, communications, and computers
komuta, kontrol ve muhabere ve bilgisayarlar karşı tedbirleri
(Askeri) command, control, communications, and computer countermeasures
komuta, kontrol, muhabere ve istihbarat
(Askeri) command, control, communications, and intelligence
komuta, kontrol, muhabere, bilgisayar, istihbarat, gözetleme ve keşif
(Askeri) command, control, communications, computers, intelligence, surveillance, and reconnaissance
komuta, kontrol, muhabere, bilgisayarlar ve istihbarat
(Askeri) command, control, communications, computers, and intelligence
konteyner kontrol unsuru; devam eden cezai teşebbüs
(Askeri) container control element; continuing criminal enterprise
kontrol et
{f} check

The defenders checked the onslaught by the attackers. - Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.

We should check the spread of the disease. - Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.

kontrol altına almak
curb
doğum kontrol hapı
contraceptive
doğum kontrol hapı
antibaby pill
doğum kontrol hapı contraceptive pill
the pill
Türkçe - Türkçe
Yoklama, arama
Denetçi, kontrolör
Bir işin doğru ve usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleme, denetim, denetleme
Bir şeyin gerçeğe ve aslına uygunluğuna bakma
Bir şeyin gerçeğe ve aslına uygunluğuna bakma: "Duygululuk olsa olsa akılla bağdaştığı, aklın kontrolünde kaldığı ölçüde bir değer taşır."- N. Cumalı
kontrol etmek
Denetlemek
kontrol etmek
Yoklamak, gözden geçirmek
kontrol kalemi
Herhangi bir elektrik devresinin açık veya kapalı olduğunu içine yerleştirilmiş küçük bir lambanın yanıp sönmesiyle gösteren, ucu tornavidalı, kalem biçiminde araç
kontrol kulesi
Hava trafik kontrolü işlerinin yönetilmesi için yapılmış, çevrenin iyice göründüğü oldukça yüksek kule
kontrol saati
Bekçilerin belirli yerlerden geçiş zamanlarını belirleyen alet
oto kontrol
Kendini kontrol etme
Kontrol etmek
denetleme yapmak
Kontrol etmek
inspection
kontrol etme
(Osmanlı Dönemi) teftiş