I'd like to check out.
- Ben kontrol etmek istiyorum.
I have to check and see what the contract says.
- Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
Anger is hard to control.
- Öfkeyi kontrol etmek zordur.
They formed a company to control it.
- Onu kontrol etmek için bir şirket kurdular.
I'd like to check out.
- Ben kontrol etmek istiyorum.
I'll go to check out the bedroom.
- Yatak odasını kontrol etmek için gideceğim.
I'll be back to check on you later.
- Daha sonra seni kontrol etmek için döneceğim.
I'll be back in an hour to check on you again.
- Seni tekrar kontrol etmek için bir saat içinde döneceğim.
They needed a new government to control the anarchy.
- Onların anarşiyi kontrol etmek için yeni bir hükümete ihtiyaçları vardı.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
We'd better check it out.
- Bunu kontrol etsek iyi olur.
I want to check it out.
- Bunu kontrol etmek istiyorum.
You must control yourself.
- Kendinizi kontrol etmelisiniz.
Try to control yourselves.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
Fadil controlled the drug trade in the area.
- Fadıl, bölgedeki uyuşturucu ticaretini kontrol etti.
The government of the Inca Empire controlled everything.
- İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti.
Would it be fair to say you have a problem controlling your anger?
- Öfkenizi kontrol etmekte bir sorununuzun olduğunu söylemek adil olur mu?
I have trouble controlling my anger.
- Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
Tom started the coffee brewing, then checked his email.
- Tom kahve demlemeye başladı, sonra epostasını kontrol etti.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.