The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
- Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
She is working as a volunteer interpreter at the international conference.
- Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.
Many students were present at the lecture.
- Çok sayıda öğrenci konferansta hazır bulundu.
His lectures are very long.
- Onun konferansları çok uzun.
Do the students sit in the auditorium?
- Öğrenciler konferans salonunda mı oturuyor?
The auditorium is packed.
- Konferans salonu hıncahınç dolu.
They invite us to their conferences.
- Onlar bizi konferanslarına davet ediyor.
I'm sick of conferences these days.
- Bu günlerde konferanslardan bıktım.
Many of the students felt that the professor should have spent more time preparing his lectures.
- Öğrencilerden çoğu profesörün konferanslarını hazırlarken daha fazla zaman harcaması gerektiğini hissettiler.
His lectures are very long.
- Onun konferansları çok uzun.