I had an interesting conversation with my neighbor.
- Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
Japan and South Korea are neighbors.
- Japonya ve Güney Kore komşudur.
My home town is adjacent to the ocean.
- Memleketim okyanusa komşu.
France is adjacent to Spain.
- Fransa, İspanya ile komşudur.
My neighbours have already explained to me who Björk is.
- Komşularım bana zaten Björk'ün kim olduğunu açıkladılar.
My neighbour's name is Deng Daping.
- Komşumun adı Deng Daping'tir.
The fire spread and licked the neighboring house.
- Yangın yayıldı ve komşu evi yaladı.
The police charged him with leaking information to a neighboring country.
- komşu ülke için bilgi sızıntılarıyla yüklüdür,polis.
The Joneses go to the store.
- Komşular mağazaya gidiyor.
The boy next door fell head first from a tree.
- Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.
Tom married the girl next door.
- Tom kapı komşusu kızla evlendi.
The Joneses go to the store.
- Komşular mağazaya gidiyor.
At the neighbouring table sat a German-speaking couple.
- Komşu masada Almanca konuşan bir çift oturuyordu.
Our village is Catholic, but the neighbouring village is Evangelist.
- Köyümüz Katoliktir, ancak komşu köy Evangelisttir.
I just want to be a good neighbor.
- Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
I only want to be a good neighbor.
- Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
I'm just trying to be neighborly.
- Sadece komşu gibi olmaya çalışıyorum.
Tom tried to be neighborly.
- Tom komşu gibi olmaya çalıştı.
Bill boasts of owning the biggest car in the neighborhood.
- Bill kendi büyük arabasıyla komşularına karşı övünür.
We went to see our neighbours.
- Komşularımızı görmeye gittik.
My neighbours have already explained to me who Björk is.
- Komşularım bana zaten Björk'ün kim olduğunu açıkladılar.
Tom married the girl next door.
- Tom kapı komşusu kızla evlendi.
Tom is our next door neighbor.
- Tom bizim kapı komşumuz.
When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
- Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim.
I felt the terror of my neighbors after the earthquake.
- Depremden sonra komşularımın dehşetini duydum.