He won the race with ease.
- O kolaylıkla yarışı kazandı.
She solved the puzzle with ease.
- O, bilmeceyi kolaylıkla çözdü.
He could find her house easily.
- O, evini kolaylıkla bulabildi.
They did not break apart easily.
- Onlar kolaylıkla parçalamadı.
The ease with which he answered the question surprised us.
- Soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.
He won the race with ease.
- O kolaylıkla yarışı kazandı.
The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.
- Bu elektronik sözlüğün işe yarar şeylerinden biri herhangi bir yere kolaylıkla taşınabilmesidir.