Delectable odors of ham and toast pervaded the air.
- Jambon ve tostun nefis kokuları havaya yayıldı.
Tom has an underarm odor.
- Tom'un koltuk altı kokusu var.
The odor of dirty socks makes me gag.
- Kirli çorapların kokusu beni kusturur.
The odour disgusts me.
- Koku beni tiksiniyor.
Roses have a nice fragrance.
- Güllerin güzel kokusu vardır.
These flowers have a really nice fragrance.
- Bu çiçeklerin çok hoş bir kokusu var.
The scent of musk is one of the best smells there is.
- Misk kokusu var olan en iyi kokulardan biridir.
The scent of earth after rain is called petrichor.
- Yağmur sonrası topraktan gelen hoş kokuya petrikor denir.
A dog's sense of smell is much keener than a human's.
- Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
The weasel is noted for its bad smell.
- Sansar kötü kokusuyla bilinir.
The stench is overpowering.
- Kötü koku bayıltıyor.
Tom stinks at chemistry.
- Tom kimyada kötü kokuyor.
I'm going to take a shower because I stink.
- Duş alacağım, çünkü kokuyorum.
The flowers give off a strong odor.
- Çiçekler güçlü bir koku yayarlar.
This gas gives off a bad smell.
- Bu gaz kötü bir koku verir.
The aroma of coffee wafted in from the kitchen alluringly.
- Mutfaktan yayılan kahvenin kokusu cezbediciydi.
The aroma of the flowers was the first thing Sarah noticed when she entered the greenhouse.
- Çiçeklerin kokusu Sarah'ın seraya girdiğinde fark ettiği ilk şeydi.
Sami's house was smelling.
- Sami'nin evi kokuyordu.
Keep a box of baking soda in the fridge to keep it smelling clean.
- Onu temiz kokulu tutmak için buzdolabında bir kutu kabartma tozu tut.
The smell of the flowers came in through the open windows of the bus.
- Çiçeklerin kokusu, otobüsün açık pencerelerinden içeri girdi.