There is a foul odor in the air.
- Havada rahatsız edici bir koku var.
The odor in that room was vile.
- O odadaki koku berbattı.
Petrichor - (noun) the earthy scent when rain falls on dry soil; the smell of earth after rain.
- Petrichor - kuru toprağa yağmur düştüğünde dünyevi koku; yağmurdan sonra toprak kokusu.
I can't forget the scent of his hair.
- Onun saçının kokusunu unutamıyorum.
The weasel is noted for its bad smell.
- Sansar kötü kokusuyla bilinir.
This smells like cheese.
- Bu, peynir gibi kokuyor.
Roses emanate a sweet fragrance.
- Güller tatlı hoş bir koku yayıyorlar.
The roses have a nice fragrance.
- Güllerin güzel bir kokuları vardır.
The odour disgusts me.
- Koku beni tiksiniyor.
The stench is overpowering.
- Kötü koku bayıltıyor.
Tom stinks at chemistry.
- Tom kimyada kötü kokuyor.
You stink of cigarettes.
- Sen sigara kokuyorsun.
The smell of the flowers came in through the open windows of the bus.
- Çiçeklerin kokusu, otobüsün açık pencerelerinden içeri girdi.
This gas gives off a bad smell.
- Bu gaz kötü bir koku verir.
The flowers give off a strong odor.
- Çiçekler güçlü bir koku yayarlar.
The aroma of coffee wafted in from the kitchen alluringly.
- Mutfaktan yayılan kahvenin kokusu cezbediciydi.
I love the aroma of freshly brewed coffee.
- Yeni demlenmiş kahve kokusunu seviyorum.
Keep a box of baking soda in the fridge to keep it smelling clean.
- Onu temiz kokulu tutmak için buzdolabında bir kutu kabartma tozu tut.
Sami's house was smelling.
- Sami'nin evi kokuyordu.
A dog has an acute sense of smell.
- Bir köpeğin keskin bir koku alma duyusu vardır.
Tom lost his sense of smell.
- Tom koku alma duyusunu kaybetti.
Here's some deodorant.
- İşte bir koku giderici.
During mating season many animals exude strong fragrances.
- Çiftleşme sezonunda birçok hayvan güçlü güzel kokular çıkarır.
Roses have a nice fragrance.
- Güllerin güzel kokusu vardır.
Delectable odors of ham and toast pervaded the air.
- Jambon ve tostun nefis kokuları havaya yayıldı.
This dog has a keen sense of smell.
- Bu köpeğin keskin bir koku duyusu var.
Tom complained of the stench.
- Tom pis kokudan yakındı.
Hold your nose so you don't smell the stench.
- Burnunu tıka böylece pis kokuyu koklamazsın.
That perfume smells good.
- O parfüm güzel kokuyor.
That flower smells sweet.
- O çiçek güzel kokuyor.
Their flowers smell sweet.
- Çiçekleri güzel kokuyor.
The basement is ugly, dark, and smelly.
- Bodrum, çirkin, karanlık ve pis kokulu.
Hold your nose so you don't smell the stench.
- Burnunu tıka böylece pis kokuyu koklamazsın.