Tabak çanak yemek pişirirken ya da yerken kullandığımız eşyalardır.
- Das Geschirr sind die Geräte und Gefäße, die man zum Kochen und Essen benutzt.
Mary pişirmede annesine yardım etti.
- Maria half ihrer Mutter beim Kochen.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Normal şartlar altında, suyun kaynama sıcaklığı 100 santigrat derece.
- Under normal conditions, the boiling point of water is 100 degrees Celsius.
İzlenen demlik asla kaynamaz.
- A watched pot never boils.
Su kaynatman gerekebilir.
- You may need to boil water.
Italya'nın Reggio Emilia kasabasında istakozları kaynatmak yasa dışıdır.
- Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.
Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer.
- It takes about ten minutes to boil an egg.
Italya'nın Reggio Emilia kasabasında istakozları kaynatmak yasa dışıdır.
- Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.
Salt is necessary for cooking.
- Salz ist notwendig zum Kochen.
I helped my mother with the cooking.
- Ich habe meiner Mutter beim Kochen geholfen.
My wife likes to eat out, so she doesn't have to cook.
- Meine Frau geht gerne Essen damit sie nicht kochen muss.
I'm not willing to cook dinner for twenty people.
- Ich bin nicht bereit, für zwanzig Leute Abendessen zu kochen.