Tom and Mary demanded better working conditions.
- Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti.
Mileage varies with driving conditions.
- Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.
I think I've showed considerable constraint under the circumstances.
- Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.
He adapted himself to circumstances.
- O, kendini koşullara uydurdu.
Would you accept those terms?
- O koşulları kabul eder misin?
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
- Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
I think I've showed considerable constraint under the circumstances.
- Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.
When we borrow money, we must agree to the conditions.
- Para borç aldığımızda koşulları kabul etmeliyiz.
Mileage varies with driving conditions.
- Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.
Health is an important condition of success.
- Sağlık başarı için önemli bir koşuldur.
Mileage varies with driving conditions.
- Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.
Health is an important condition of success.
- Sağlık başarı için önemli bir koşuldur.