Bu kitap benim anlayışımın üzerindedir.
- This book is above my understanding.
Yani, Çin ulusuna karşı daha anlayışlıyım.
- That's to say, I have a better understanding of the Chinese nation.
Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.
- This kind of music is something that older people have difficulty understanding.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Bizim bir anlaşmamız var.
- We have an understanding.
Tom ve Mary anlaşmaya vardı.
- Tom and Mary came to an understanding.