know all men by these presents

listen to the pronunciation of know all men by these presents
İngilizce - Türkçe

know all men by these presents teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

present
{i} mevcut

Bütün öğrenciler mevcut değiller. - Not all those students are present.

Tom'un dışında herkes mevcuttu. - All but Tom were present.

present
{i} şu an

Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar. - At present they are working for a big company in England.

Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin? - What defect can you find in the present system of education?

present
{i} hediye, armağan
present
{s} şimdiki

Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir. - His present assistant is Miss Nokami.

Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın. - You must live in the present, not in the past.

present
{s} halihazırdaki
present
bergüzar
present
gün

Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum. - I would like to give him a present for his birthday.

Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik. - We chose Mary a good birthday present.

present
{i} belge
present
tanıtmak
present
sahnede göstermek
present
{i} şimdiki zaman

Hepimiz şimdiki zamanın yanı sıra geçmişle ve gelecekle bağlandık. - All of us are connected with the past and the future as well as the present.

Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak. - In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.

present
{s} adı geçen
present
(fiil) sunmak, sahneye koymak, vermek, bulunmak (iltifat), tanıtmak, takdim etmek, ortaya koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, doğrultmak (silah), doğrultmak, sahnelemek
present
{f} takdim etmek
present
takdim etme
present
şu anki

O, şu anki maaşından memnun. - She is content with his present salary.

Tom şu anki maaşından memnun değil. - Tom isn't content with his present salary.

present
bugünkü

Tom bugünkü toplantıda hazır olacak. - Tom is going to be present at today's meeting.

Tom bugünkü maaşından memnun. - Tom is content with his present salary.

present
{s} bulunan, hazır, mevcut: the animals present in this region bu bölgede bulunan
İngilizce - İngilizce
present
know all men by these presents

    Heceleme

    know all men by these pres·ents

    Türkçe nasıl söylenir

    nō ôl men bay dhiz prizents

    Telaffuz

    /ˈnō ˈôl ˈmen ˈbī ˈᴛʜēz prēˈzents/ /ˈnoʊ ˈɔːl ˈmɛn ˈbaɪ ˈðiːz priːˈzɛnts/