Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- Das ist ein kleiner Schritt für den Menschen, aber ein riesiger Sprung für die Menschheit.
Onun evi küçük ve eski.
- Sein Haus war klein und alt.
Büyük sözleri bekleme, ufak bir jest yeter.
- Erwarte keine großen Worte, eine kleine Geste ist genug
Ufak tefek şeylerle beni rahatsız etmeyin.
- Belaste mich nicht mit solchen Kleinigkeiten!
Sahip olduğu azıcık parasını kaybetti.
- She lost what little money she had.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the sofa.
Bu genç adam ülkesi hakkında çok az şey biliyor.
- This young man knows little about his country.
Tom senin kızından biraz daha genç.
- Tom is a little younger than your daughter.
Karıncaların yaşamını önemsiz sayma.
- Don't think little of the ants' lives.
Dieser kleine Stern ist der hellste.
- Dat kleine sterretje is het helderste.
Haben Sie Schwierigkeiten zu verstehen, was Ihnen Frauen oder kleine Kinder sagen?
- Heeft u moeite te verstaan wat vrouwen of kleine kinderen tegen u zeggen?