These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
My books are in Romanian; hers are in English.
- Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.
We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
- Hepimiz eski zamanlardan kitaplarda kalan eski yasaları duyduk, bunların çoğu birkaç kahkaha için iyidir.
By no means may you cut out the pictures from the books on the bookshelf.
- Hiçbir şekilde kitaplıktaki kitaplardan resim kesip çıkaramazsın.
This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Books are the paper memory of mankind.
- Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.
Books are made out of paper.
- Kitaplar kağıttan yapılırlar.
For the time being I want to work at that bookstore.
- Ben şimdilik o kitapçıda çalışmak istiyorum.
This book counts among the best of his work.
- Bu kitap, onun çalışmalarının en iyileri arasında sayılır.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
She's also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.
- Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .
Was the book interesting?
- Kitap enteresan mıydı?
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
- Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.