These are beautiful bookcases.
- Bunlar güzel kitaplıklar.
Tom built a bookcase.
- Tom bir kitaplık kurdu.
There are only books on the bookshelf.
- Kitaplıkta sadece kitaplar var.
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Is she reading a book? Yes, she is.
- O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
Books are made out of paper.
- Kitaplar kağıttan yapılırlar.
There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.
This book is one of the poet's best works.
- Bu kitap şairin en iyi çalışmalarından biridir.
This book counts among the best of his work.
- Bu kitap, onun çalışmalarının en iyileri arasında sayılır.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
She's also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
He's writing a book now.
- O şimdi bir kitap yazıyor.
Tomorrow, I'll take the books to the library.
- Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
I paid five dollars for the book.
- Kitap için beş dolar ödedim.