Some factories pollute the environment.
- Bazı fabrikalar çevreyi kirletir.
The oil spill polluted the bay.
- Petrol sızıntısı körfezi kirletti.
The oil spill polluted the bay.
- Petrol sızıntısı körfezi kirletti.
Large areas of the ocean are polluted.
- Okyanusun büyük alanları kirletildi.
I wouldn't want to sully your good name.
- Ben senin iyi adını kirletmek istemem.
This rice is contaminated by arsenic.
- Pirinç arsenik ile kirletilmiş.
I don't want to contaminate the clean glasses by taking them out of the dishwasher.
- Temiz bardakları onları bulaşık makinesinden çıkararak kirletmek istemiyorum.
Cigarette smoke fouls the air in a room.
- Sigara dumanı odadaki havayı kirletir.
Smokers foul up the air.
- Sigara içenler havayı kirletmektedir.
It seems that the origin of the mutations is in the consumption of contaminated water.
- Mutasyonların kökeni kirletilmiş su tüketiminde gibi görünüyor.
He shouted angrily, Hey! You contaminated my water!
- Kızgınlıkla Hey, suyumu kirlettiniz! diye bağırdı.